Avrupa’da meydana gelen trafik kazalarında sağlık kurumları, kazazedeye fiziksel tedavi uygularken aynı da psikolojik destek verilmesini sağlanıyor. Çünkü, Dünya Sağlık Örgütü trafik kazasını bir travma olarak kabul ediyor. Türkiye'de bu uygulama henüz hayata geçmiş değil. Uzmanlar ise psikolojik desteğin hem hayatta kalan kazazedeye hem de kazada kaybedilenlerin ailelerine mutlaka verilmesi önerisinde bulunuyor.
TÜRKİYE’DE DE UYGULANMALI
Uzman Psikolog Alanur Özalp, trafik kazası geçiren kişilere uygulanan terapilerin olumlu yanlarından bahsetti. Özalp, “Avrupa’daki sağlık kuruluşlarında, trafik kazaları sonrasında hem fiziksel hem psikolojik tedavi uygulanıyor. Uygulanan psikolojik terapiler sağlık kuruluşları tarafından ücretsiz sağlanıyor, bu da olumlu etki yaratıyor. Türkiye’deki trafik kazaları sonrasında da böyle bir uygulama devreye sokulmalı. Bu tarz uygulamalarda kişinin belli dönemlerde takip edilmesi de olumlu sonuç verecektir. Bu sayede kazanın etkilerinin devam edip etmediği tespit edilebilir. Çünkü kaza anında kişi, ne kadar etkilendiğinin farkında olmamış olabilir. Ama bir ay sonra o kaza anı kişinin gözünün önüne gelebilir, kaza anında oluşan fren sesi veya imdat çığlıkları gibi sesleri tekrar duyabilir. Kişi bunu talep etmeden, hastanedeki yatağının başına bir psikologun gelip bir görüşme yapması yerinde olacaktır. Ondan sonra gerekli durumlarda takip çalışmaları için çağrı mektubu göndermesinin uygun olacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
AİLELER DE RİSKTE
Uzman Psikolog Alanur Özalp’e göre, trafik kazasında hayatını kaybeden kişilerin aileleri de psikolojik olarak çok fazla etkileniyor. Bu etkilenme kendilerine direkt olarak yansıyor. Yaşanan durumla ilgili Psikolog Özalp, şu ifadeleri kullandı: “Kişilerin kendilerini sorumlu tuttukları, kendi psikolojilerini olumsuz yönde etkilediklerini söyleyebiliriz. Böyle durumlarda da psikolojik desteğin devreye girmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yine trafik kazalarıyla ilgili yaralanan, bir uzvunu kaybeden kişilerin psikolojik desteğe ihtiyacı olabileceğini düşünüyorum. Bu kişilerin ailelerinin, eşlerinin, çocuklarının da psikolojik desteğe ihtiyaçlarının içinde olabileceğini düşünüyorum. Zaman bu işin ilacıdır gibi düşünmemek gerekiyor. Bunu kabullenmek çok daha ağır bir travmaya yol açıyor. Kaza o anda oluyor, bitiyor ama kazanın etkileri uzun süre devam ediyor.”
KAZANIN OLUŞ ŞEKLİ
Trafikte yaşanan kazalarda, kazazede ve ailesinin psikolojik olarak etkilenme seviyeleri hakkında bilgiler veren Psikolog Özalp, konuyu şöyle açıkladı: “Kimsenin direkt olarak sorumlu olmadığı bazı kazalar da olabiliyor. Örneğin kişi tüm trafik kurallarına uyduğu halde, bir trafik ışığında beklerken köprüden uçan bir araç üzerine düşebilir. Bu gibi durumlarda kişinin ailesi daha fazla bu durumdan psikolojik olarak olumsuz etkilenebiliyor. Kazanın oluş şekli de psikolojiyi etkiliyor. Arabanın 3 takla atması, arabanın içinden çıkabilmek, çıkamamak, arabanın ateş topuna dönüştüğünü görmüş olmak da kişiyi psikolojik olarak etkileyen durumların içinde sayabiliriz. Eğer kazayı yaşayan ya da şahit olan çocuksa konu daha hassas olabiliyor. Bu çocukların da mutlaka psikolojik destek alması gerekiyor. Çünkü çocuk, hayatının ileri dönemlerinde o anın etkisinden kurtulamayacaktır.”
TRAVMANIN EVRELERİ NELER?
Uzman Psikolog Özalp, yakınlarını trafik kazası sonucunda en kaybeden kişilerin geçirdiği evreleri anlattı. Özalp, “Kaybedilen kişinin tek çocuk olması, üniversiteyi birincilikle kazanmış olması, iyiliksever biri olması gibi özellikleri de, kaybını yaşayan yakınlarının daha fazla etkilenmesini sağlıyor. Haksızlığa uğradıklarını hissetmelerine sebep olabiliyor. Böyle bir ölüm haberi alındığında yakınlarının geçirdikleri belli aşamalar var. İlk evrede bir şok yaşıyor. Ondan sonra inkâr evresi geliyor. Bir yanlışlık olabilir mi?, Kimlikler karıştırılmış olabilir mi? gibi inkârlara gidiliyor. Ondan sonraki aşama depresyon ve son aşama kabullenme oluyor. Böyle durumlarda çoğunlukla kişilerin depresyon aşamasında kaldıklarını, oradan çıkamadıklarını ya da çıkmak istemediklerini, kendilerini suçlu bulduklarını görüyoruz. Onun için bu konularda hızlı bir desteğin devreye girmesi gerekiyor” .
NEDENLERİ DEĞİŞEBİLİYOR
Trafik kazalarının artışıyla ve bunun nedenleriyle ilgili önemli bilgiler veren Özalp: “Şu aralarda trafik kazalarının artmasıyla ilgili elimizde veri sonuçları var. Bu veri sonuçları da bize iki şeyi ifade ediyor. Biri, kişinin psikolojik olarak sıkıntılı ğu süreçlerde, ikincisi de uykusuz kaldığında kaza yapma riskinin arttığını gösteriyor. Araştırmalar sonucu psikolojik olarak olumsuz şartları yaşayan kişilerin zaten uyku problemleri yaşadığı biliniyor. Yani iki durum birbirinin içine girmiş durumda. Kazaların çoğunlukla karşımıza çıkan birçok nedeni var. Kararsızsak, depresyondaysak, haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak, gerginsek bu durumlarda daha sık kaza yaptığımızı söyleyebiliriz. Kişi hatasının dışında; ölüm kavşağı da denen, sık sık kaza ğu bilinen belli yollarla ilgili risk faktörlerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor.”
Simgenur Gök – Ulaşım Gazetesi