Konumu, bir açıdan daha başrol vermiş İstanbul’a; uluslararası ve şehirlerarası taşımacılık… Hava, deniz ve kara yolu ile taşımacılığın tüm alternatiflerinin yolları, bu şehirde kesişir. Asya ve Avrupa kıtalarının bu kavuşma noktasında sadece Anadolu’nun değil, Ortadoğu’nun ve Balkanların şehirlerarası yolculukları İstanbul’da başlar, İstanbul’da biter.
***
Her biri şehir olabilecek hacimlerinden oluşan ilçeleri, birçok ülkeninkinden fazla nüfusu ile bu şehir; zamanla, tek başına kendisi ülke ayarında bir mega kent haline dönüştü. Bu gidişat nereye kadar varacak, iyi mi kötü mü başka bir başlık konusu. Bizim konumuz bu metropolün, şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığı.
Şartların zamana uyumlu olarak değişmesi, herkesi o değişime ayak uydurarak güncellenmeyi zorunlu bırakır. Eski koşullar ortadan kalkınca, ona uygun süregelen işleyiş de aksar. 25 yıl önce yetkililer bunu görerek; İstanbul’daki şehirlerarası otobüs garajlarını, o günün koşullarına göre daha iyi bir noktada toplamak sureti ile düzenledi.
***
Bu gün 25 yıl öncesine nazaran İstanbul çok daha fazla büyüdü. Bu büyüme beraberinde ulaşım ihtiyacını ve haliyle de sorununu büyüttü. Bir şehir, bir ülke; canlı bir organizmanın kan dolaşımı gibi, ulaşılabilir, dolaşılabilir olmaya ihtiyaç duyar. Bu gerçekleşmiyor ya da aksıyor ise orada sağlıklı yaşamdan söz edilemez.
İstanbul’un, bu uluslararası ve şehirlerarası yolcu taşımacılığını karşılamaya yetecek kadar havayolu, karayolu, denizyolu ve raylı sistem altyapısı ve terminal alternatifi var.
İhtiyaç, bu ulaşım merkezlerin birbirleri ile daha fazla irtibatı noktasında.
***
Ulaşımın en eski ve en yaygın kullanılanı olan şehirlerarası yolcu taşımacılığı İstanbul’da dağınık bir görünüm veriyor. Birden çok terminal; “karayolu ile yolcu taşımacılığı, o şehrin otogarında başlar ve biter” felsefesine gölge düşürdüğü gibi, takip, kontrol, düzen açısından da işi güçleştiriyor.
Birden çok terminal; birden çok düzen, birden çok sarfiyat, birden çok tarife, birden çok asayiş tedbiri, birden çok trafik tedbiri demek… İdeal olan, İstanbul’un coğrafi şartlarını dikkate alarak; Anadolu ve Avrupa yakalarında, birbirine entegre iki şehirlerarası ve uluslararası otobüs terminali ile bu dağınıklığı toplamak. Şartlar buna uygun mu, bakmak ve çalışmak gerek.
***
Bu hususta güncel tartışma konusu özellikle Aksaray’daki terminallerin Büyük İstanbul Otogarına taşınması gerekliliği. Konumlarından ve koşullarından memnun olan taraflar, muhafazakâr bir bakış açısı ile mevcut halin korunmasını savunuyorlar. Değerlendirme yaparken büyüteçle bakarak, bireysel veya lokal faydalarına odaklanmaktan çok; konuya yukarıdan, kuşbakışı bakarak, şehrin bütününe ve topluma olan faydaya öncelik vermek daha doğru olacaktır. Aksaray’da 6 terminal, Laleli piyasasını ayakta tutacak şekilde ulaşımını sağlıyor. Bunlardan bazıları T-1 belgesine de sahip.
Demirperde Ülkeleri ve Sovyetler Birliğinin dağılması ile özelikle o ülkelerin insanlarının, ekonomik darboğazlarından çıkış yolu olarak ortaya çıkartıp geliştirdikleri “bavul ticareti” Aksaray’da doğdu ve büyüdü. Bu gün o bölgelerden gelenler hem turist olarak geziyor hem de ticaret yapıyorlar.
İstanbul’un tarihi yarımadası içinde kalan Kapalıçarşı, Tahtakale, Beyazıt, Mahmutpaşa ve Sultanhamam gibi tarihi ticaret merkezleri ile bağlantılı Laleli’de, yılda 10 milyar dolarlık ihracat yapıldığından söz ediliyor. Elbette ülke ekonomisi açısından ve İstanbul’un ticari hayatı açısından değerli bu… Lakin bu ticari faaliyeti yaşatmak uğruna, İstanbul’un tarihi, sosyal, kültürel ve ticari açıdan çok değerli olan bir avuç alanına; günlük 240 otobüs seferinin, yıllık 15 bin tır, 2 milyon yolcu sirkülasyonunu taşımak zorunda bırakarak, bedel ödettirilmemeli.
***
Çözümsüz bir mesele değil. Çözümsüzlük yalnızca, tarafların lüzumsuz dirençle, diğer tarafların önerilerine kör ve sağır kesilmeleri ile ortaya çıkar. İstanbul yeni bir felsefe ile yönetiliyor. Her sorun, özellikle kamuyu ilgilendiren her konu, tarafların müzakeresi ile ortaya çıkan mutabakatlar çerçevesinde çözüme kavuşturuluyor.
Bu sorun da diğerleri gibi çözüme kavuşturulabilir. Konunun tarafları; İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili birim yetkilileri, Ulaştırma Bölge Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü, şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığı sektör temsilcileri, terminallerin yetkilileri ve esnaf temsilcileri bir masanın etrafında toplanabilir.
Her şeyi taşıyarak mı, yoksa ticareti yerinde koruyup, yalnızca yolcu taşımacılığını taşıyarak mı bu gerçekleştirilmeli konuşulabilir. Yer değiştirebilmeleri için ne gibi tedbirlerin alınması gerekliliği, yeni yerde neye ihtiyaç olacağı tespit edilebilir. Bir takvim belirlendikten sonra tarafların uzlaştığı bu çözüm hayata geçirilebilir. Burada temel referans noktası, şehir içi trafiğinin başlı başına mesele olduğu bir metropol kentin; şehirlerarası otobüs trafiğini düzene sokmak, kontrolsüz ve dağınık kalkış-varış noktalarını, çoklu güzergahlarını optimum noktaya indirmek çabasıdır. Esas itibarı ile bir terminal üzerinden planlama yapmak, sistemin düzen ve disiplini açısından en doğru alternatif olarak görünüyor.
***
Bu arada İstanbul’un şehirlerarası ve uluslararası yolcu ve otobüslerini 25 yıldır sırtında taşıyan; 165 yolcu taşımacı yazıhanesi, 700’ün üzerinde işyeri ile 230.000 m²’lik arazi üzerinde konuşlanmış, günlük takribi 1400 otobüs 100.000 kişilik insan sirkülâsyonuyla dünyanın en büyük otogarlarından biri sayılan bu tesise “Bayrampaşa Otogarı” ya da “Esenler Otogarı” demek büyük haksızlık. Burası ilçe garajı değil, burası dinlenme tesisi, uğrak garajı, cep terminali değil; İstanbul’un büyüklüğünü yolcu otobüsleri ile her yere taşıyan bir büyük terminal. Burası; BÜYÜK İSTANBUL OTOGARI.
Fahrettin BEŞLİ
Büyük İstanbul Otogar İşletme Müdürü
18.1.2020