Türk ihraç ürünlerini taşıyan TIR’lar; Kapıkule, Hamzabeyli gibi batı kapılarını geçmek için günlerce beklemektedir. Daha önceleri yol üzerinde uzun kuyruklar oluşturan TIR’ların yarattığı negatif algıyı değiştirmek için, dahiyane(!) bir fikirle Kapıkule yakınlarında büyük TIR Parkları oluşturulmuş ve TIR’lar bu kez bu parklara girip ve park parası da ödeyerek beklemek durumunda kalmaktadır.
Sınır Gümrükleri tüm dünyada transit geçiş kapılarıdır. Bu kapılar bekleme yapılan gümrükler değildir. Dolayısıyla dahiyane(!) bir buluş gibi ihdas edilen ve başarılı bir çözüm olarak sunulan sınırlardaki TIR bekleme parkları, aslında tam bir fiyaskodur! Kapı geçişlerini hızlandıramamanın ve günlük geçiş sayılarını artıramamanın üstünü örtmektir. Esas olan, ihraç ürünlerimizi taşıyan TIR’larımızın beklemeksizin ve en hızlı şekilde alıcılarına varıp yüklerini teslim etmesini sağlamaktır. Kapılarda günlerce bekleyen sadece TIR’lar değil, milyonlarca Euro değerindeki Türk ihraç ürünleridir. Bu beklemelerden taşımacılar ve sürücüler kadar ihracatçılar da mağdur olmaktadır. Öyle ki, gecikilen her saat ülkeye girecek dövizi ötelemekte ve pek tabii ihracatçının maliyetini artırmaktadır. Keza ihracatçının Avrupa pazarlarında rekabet gücünü azaltmaktadır.
ANAYASAYA AYKIRIDIR!
Birkaç yıl önce ihracat işlemlerini hızlandırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı’nca ihdas edilen Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’ne (YYS) sahip sınırlı sayıdaki taşımacıların TIR’ları ise; sınır kapılarından öncelikli ve beklemeksizin (yada çok daha az süre bekleyerek) geçmektedir. Bu durum Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmakla birlikte taşımacılar ve onların yükünü taşıdığı ihracatçılar arasında haksız rekabete sebep olmaktadır. YYS kapsamında olsun yada olmasın Türk ihraç ürünü taşıyan tüm Türk TIR’ları ve taşıdıkları emtialar kanun önünde eşit değerdedir ve eşit haklara sahip olması gerekir. Hiç bir aracın taşıdığı ihracat yükü bir diğerinden daha değerli yada daha öncelikli değildir. Hepsi Türk insanının alın teri ve göz nurudur. Kaldı ki, YYS belgesi sahipleri zaten çıkış gümrüklerinde bu statüye sahip olmayan taşımacı ve ihracatçılara göre avantaj sağlamaktadırlar. Zira normal taşımacılar, ihracat gümrüklerini tamamlamak için İç Gümrüklere de girip zaman kaybederken YYS statüsündeki firmaların araçları kendi işyerlerinde ve İç Gümrüklere uğramadan ihracat gümrük işlemlerini yapabilmektedir. Çoğunlukla geniş kapasite ve imkânlara sahip YYS sahiplerine tanınan bu avantaja ilaveten sınır kapılarında da geçiş üstünlüğü avantajı sağlamak büyük bir haksızlıktır. Bu belgeyi alamayan küçük ve orta ölçekli taşımacılara karşı haksız rekabete sebep olmaktadır. Daha büyük mağduriyetlere, eşitsizlik ve sosyal yaralara sebep olunmadan bu haksızlığın acilen giderilmesi gerekir.
TEMSİLCİLERİN İLGİSİZLİĞİ!
Bu kadar uzun beklemeler ve haksız geçiş öncelikleri yaşanırken başta HİB olmak üzere, TOBB Lojistik Meclisi, UND, UTİKAD gibi sektör kuruluşlarından ve bugünlerde yeniden seçilebilmek için oy toplamaya çalışan Ticaret Odaları Lojistik Sektör Komiteleri ile Meclis Üyelerinden ses çıkmaması ise düşündürücüdür.
ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN
Gerekli personel takviyesi, performansa dayalı ücretlendirme ve değerlendirme, akılcı ve sürdürülebilir organizasyon, etkin çalışma, koordinasyon ve denetimle kapıların günlük geçiş kapasitesi pekâlâ artırılabilir. Ama bunun için öncelikle ve acilen başta Ticaret Bakanlığı olmak üzere, TİM, TOBB, UND ve UTİKAD gibi sektör kuruluşlarının bir araya gelerek samimi ve akıllı çözüm konusunda etkin tedbirler alması şarttır. Unutulmamalı ki; gecikilen her saat ihracatımıza ve taşımamıza vurulmuş bir darbe olmasının yanı sıra, kaynağı kıt olan sürücülerimizin meslekten soğuyarak uzaklaşmalarına da sebep olmaktadır.
Öğr. Grv. Ali Çiçekli
ALC Lojistik Yön. Kur. Bşk.