Kısa adı UTİKAD olan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Turgut Erkeskin’in Mersin’de ve bir çok platformda yaptığı açıklamaların bir kısmı gerçeği yansıtmadığı gibi kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeye yönelik olarak düşünülebilir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla oradaki bazı beyanatlara açıklama getirmek zarureti doğmuştur.
Utikad Başkanı, karayolu taşımacılarının intermodal taşımacılıktan korktuğunu ve bu nedenle bu taşıma şekline karşı çıktıkları anlamı çıkabilecek beyanında bulunmuştur. Kendisine hatırlatmak isteriz ki, ülkemizi intermodal taşımacılıkla ilk olarak tanıştıran uluslararası karayolu taşımacıları ve onların meslek örgütü olan Uluslararası Nakliyeciler Derneği(UND) dir.Bundan tam 20 yıl önce 1994 yılında uluslararası nakliyeciler bir araya gelerek UND Roro’yu kurmuş ve halen çalışmaktadır.Yine 3 yıl önce Suriye’deki iç savaş nedeniyle gidilemeyen Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine de UND ve Bakanlıklarımız bir araya gelerek Mısır’a bir Roro hattı ihdas edilmiş ve taşımalar bu hat vasıtasıyla sürdürülmektedir. İntermodal taşımacılık karayolu taşımacılığının alternatifi değildir.Zira gerek intermodal,gerekse multimodal taşımacılık veyahut denizyolu,havayolu,demiryolu taşımacılığı da ayrı ayrı tercih edildiğinde her seçilen mod için taşımanın başlangıcı,lanması ve/veya sürdürülmesi ancak karayolu taşımacılığı ile mümkündür.Durum böyle iken karayolu taşımacılarını intermodal taşımacılığa karşıymış gibi lanse etmek doğru ve gerçekçi değildir.
Sayın Başkan Erkeskin açıklamalarının bir bölümünde ise C2 Yetki belgeli taşımacıların faaliyet alanı dışına çıkarak kendi üyelerinin faaliyet sahasına girdiğini ima etmiştir.Öncelikle Sayın Başkan’ın esas olarak hangi taşımacıları temsil ettiğini sormak gerekir.Zira Utikad Tüzüğünün 6.maddesi a fıkrasına göre ‘’…taşımacılık ve lojistik alanında ticari faaliyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler derneğin asil üyeleridir..’’ denmektedir.Utikad’ın halihazırda kayıtlı 389 üyesi bulunmaktadır.Bu üyelerin 21 tanesi C2 ,6 tanesi L2 ve 104 tanesi R2 olmak üzere toplam yalnızca 131 üye Kanun’da belirtilen ‘Taşımacı ve Lojistikçi’ sıfatına haizdir.30 üye ise G2 ve H2 Belgelerine sahip olup bu belgelere göre taşımacı sıfatına haiz olmadıkları gibi taşıma faturası da düzenleyemezler.Ama bundan daha da ürkütücü ve düşündürücü olanı UTİKAD’ın 228 üyesinin hiçbir Yetki Belgesi bulunmamaktadır!
Ülkemiz uluslararası taşımacılığını eskiden beri sırtlayıp getiren 2000’den fazla C2 Yetki Belgeli taşımacı gerçeğini görmezden gelerek tüm taşımacılık organizasyonu ve ticaretini 104 adet R2 Yetki belgeli üyesinin tekeline bırakma niyetinde olan UTİKAD’ın bu çıkışı ticari etikle olmadığı gibi ülke gerçekleriyle de bağdaşmamaktadır. Sayın Başkan taşımacılıktaki haksız rekabeti önlemek istiyorsa öncelikle 228’i kendi asli üyesi olan ve ülkemizde sayıları binlerle tahmin edilen belgesiz firmaların bu haksız faaliyetini engelleme yada bu firmaları taşımacı ve/veya lojistikçi sıfatı taşıyacak gereklilikleri yerine getirmenin yollarını aramalıdır.
Taşımacı sıfatı bile taşımayanları, kendi tüzüğüne de aykırı olarak, asil üyesi yapan Utikad; milyonlarca liralık yatırım yapıp istihdam yaratan ve Taşıma Kanununun öngördüğü mesleki yeterlilik, mesleki saygınlık ve mali yeterlilik şartlarının tümünü yerine getirerek taşıma faaliyetini sürdüren 2000’i aşkın C2 Yetki belgeli firmalarla uğraşmak yerine dönüp öncelikle kendi evinin içini temizlemelidir.
Son söz olarak; haksız rekabet yaratan ve mesleğimizin kamuoyunda menfi şekilde algılanmasına sebep olup sektörde Belgesiz olarak faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara karşı gelin hep birlikte mücadele edelim.
Not: Yetki Belgelerinin Yetkisini ve günümüz gerçekleri ile yeniden değerlendirilmesi hususunu detayları ile birlikte sonraki bir yazımda ayrıca ele alacağım.
Öğr.Grv.Ali Çiçekli
UND Genel Sekreteri
C2’yi bırak belgesize bak!
Kısa adı UTİKAD olan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Turgut Erkeskin’in Mersin’de ve bir çok platformda yaptığı açıklamaların bir kısmı gerçeği yansıtmadığı gibi kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeye yönelik olarak düşünülebilir.