Devlet Destekli Çatışma=4 yaralı+haşat 2 taşıt
Zırrr! Zırr! Evimin telefonu çalıyor. Saat 23.40, Kurban Bayramının
3.günü (18.11.2010). Açtım:
- Selâmünaleyküm Aaamet Beğ! Ben Sülüman! Eyi bayramlar dileyecem önce de, soonaa...
- Sağol Süleyman Ağa, sana da iyi bayramlar! Sonrası?
- Patırtıyı duymadın mı, burnuyun dibinde? Uyuyon muydu yoğusa?
- Duydum, makinamı alıp, aşağı iniyordum...
- Ben arabaların, yaralıların yanındayım, hemen yetiş!
- İniyorum.
Dörtyolun tam ortasında bir çarpışma izi var, 1 m. yi aşan bir çap. Yağ olduğu belli sıvı, aşağıya doğru akmış, yolun ortasından. Ben yaklaşırken, ambulans ayrıldı, ikisi de ben inerken gitmişler. İki polis otosu var, tepe lâmbaları yanıyor. Aralarında da çarpışmış otolar duruyorlar. Üst taraftaki polis otosunun yukarı kısmında önce, tampon parçalarına rastlıyorum; biri Renault otoya (90' lı model), diğeri de (hatlı) minibüse ait. Polisler, olay yeri tutanağı hazırlıyorlar.
Yaralıları göndermişler. Otonun sürücüsü kaçmış. Yanındaki kadın yaralıymış. Biri adımlıyor, diğerine metre mesafeleri olarak söylüyor, diğeri not tutuyor, kroki çiziyor.
Olay yeri; Uğurmumcu mahallesinin (konut da 10 bini, nüfus da 45 bini aşar, Kartal-Yakacık) 3 girişinden ilki (Yakacık-Samandıra yönünde) ve girişten (Yunusemre Cad.) 100 m sonraki ilk dörtyol ağzı (kesen yol da Akşemseddin Cad.).
Polislere iyi akşamlar, iyi bayramlar, kolaylıklar diledim.
- Yol kusuru var mı? Dedim.
- Daha bakamadık, şu notları tutuyoruz. dedi, yazan...
Sülüman Ağa yanıma geldi. Bizim komşulardan biri de oradaydı. Selamlaşarak bilgi almaya çalıştım, komşum konuştu:
- Vallaha ikisinin de aşırı hızlı olduğu söylendi. Minibüs yukarıdan aşağı kaptırmış iniyor. Öteki de, kesişen yolda onun sağındaki yönde kaptırmış gidiyor. İki haklılık kavşağın ortasında çatışıyor ve çarpışıyorlar. Kaptırırlarken, her ikisi de haklı
_ Peki, sence kabahat kimde, nerede? Dedim.
Komşum; - İkisi de suçlu, çünki hızlılar. Belki de otomobilin şoforu serhoşudu.
Sordum: - Ehliyetin var mı?
- Var.
- Yolda kusur var mı?
- Bence yok. Gaymak gibi asfat, baksana!
Sordum: - Yol çizgilerinin yokluğunu bir tarafa bırakalım da, şu levha (Kırmızı üçgen içinde çarpı, T-21) ne diyor?
- Parkitme yasağı, deemi?
- Seni kutluyorum, ama bildiğinden değil, öğretemediğimizin altını çizdiğinden!
- Haaa, 'Tehlikeli Kavşak'!
- İçindeki anlamlardan biri. Ama esas adı?
- Ne peki o?
- Kontrolsüz Kavşak!
Sülüman Ağa sordu:
- Peki, sorun neresinde?
Ben: -Hangi yolun trafiği fazla?
- Minibüsün yolu tabii ki.
- O zaman bu levha yanlış! Dört yana da konmuş.
- Dime bee! N'olacaağıdı ya?
- "Yolver" (TT-1) levhası.
- Dört tarafa da mı?
- Sadece trafiğin az olduğu yola!
- Yani, o yoldakiler, tali yoldalar ve anayola yol virecekler, ööle mi?
- Bravo, Süleyman Ağa!
- Peki, ne başlık atacan şimdi buna?
- Devlet Destekli Çatışma!
- Dime be! Devleti nası soktun bu işe?
- Bu levhaları yerleştirmeyi; kaldırmayı sen, ben yapabilir miyiz?
- Yoo. Devlet yapar herhal.
- Çok doğru.
Komşum: -Burası Böyükşeher Belediyesinin dee mi?
- Belediye de devlettir.
Sülüman Ağa: Polislere didin mi bunarı, Aamet Beğ?
- Söyledim.
- Ne didiler?
- Önce ilgisiz baktı, onlara da okullarında eğitim vermeye gittiğimi söyleyince; ilgime teşekkür edip, düzeltilmesi talebinde bulunacaklarını eklediler. Hepinize iyi geceler, dedim vedalaştık.
Ahmet Türkoğlu
E-mail: ahmetturkoglu34@gmail.com