- Hele şükür yakaladım seni Aamet Beğ! Goley gessin. N’apan gine; elinde kâat, galem, bi’ de gaste? Başlığı da bi’ garışık atmışsın ki, annıyana aşgossun valla!
- Sağol Ercep Efendi, hoş geldin. Oturmaz mısın?
- Çayları ben ısmarış idersem, evet.
Sabahları “Irıza’nın Kaavesi” ne uğrayıp, çay içerken makalemi şekillendirmek iyi bir alışkanlık oldu. Bu gün de Ercep Efendiyle karşılaştık. Onun çaylarını içerken de sohbete daldık.
- Aamet Beğ, bu başlığın ne bööle?
- Devletimizin büyüklüğüne yakışmayan ve içinde en az 3 acı konu olan bir haber var. Devletim; büyük mü? Büyükse –ki büyüktür-, bu çirkin acılara izin verir mi, ki vermiştir. Neden? Tekrarlanışı neden? Önlenmeyişi neden?
- Neyimiş hele bunnar?
1- Okula gitmesi yasal zorunluluk olan çocuklar (9 çocuk), okula gönderilmemişler.
2- Çalıştırılması yasak olan çocuklar, tarlada çalışmaya gönderilmişler.
3- İnsan bindirilmesi yasak olan kamyonete (hem de açık kasalı) bindirilmişler.
4- “Genç Sürücü” (21) eline teslim edilmişler.
5- “Aşırı hız” yapması engellenmemiş ve taşıt devrilmiş. 13 de yetişkin, belki aileden birileri var. Toplam 22 yaralı. (“Saldırgan sürücü” ye “Hız yapma!” diyen de çıkmamış, o da ayrı.)
- Neden önlenmemiş, didin. Sıkca mı olur bunnar ne?
- Önleme için hiçbir girişim, tedbir yok. Sıklığına gelince: DUDU BİZİM KIZIMIZ, HEGÜNKİ SÖZÜMÜZ gibi, sayısız sayıda benzer olaylar süregidiyor. Bugünki haber de Posta gazetesinden (13.05.2011). Habere buyur!