Değerli okuyucular; bu köşe yazım da sizlere kendimin de beğendiği, topluma ve özellikle gençlere faydalı olacağını düşündüğüm bir makaleyi paylaşacağım. Okuduğunuzda sizinde zevk alacağını düşünüyorum.
Çoğu zaman zekâ ile akıl aynı anlamda kullanılır. Bazıları akıl ile zekânın aynı şey olduğunu savunur veya da zannedenler vardır. Halbuki aralarında önemli farklar var. Bir eğitmen olarak yıllar içerisinde yapmış olduğum gözlemlerimde, akıl ve zekânın, insanların kişilik, karakter, yetenek ve davranışlarını nasıl yönlendirebildiğini ve de etkilediğini gördüm. Bunlardan bazılarını aşağıda belirtmeye çalıştım.
Zekâ ve akıl birbirlerinden farklı özelliklerdir. Bazı insanlar zeki, bazı insanlar akıllıdır. Bazı insanlar zekâsını kullanırken, bazıları da akıllarını kullanırlar. Her insanda akıl ve zekâ farklı oranlarda bulunur. Yeni yeni fikirleri ve klasik görüşleri temelden değiştirebilenler genelde zeki insanlardır. Yeni fikirleri veya temelden değiştirilmiş olan kuralları en iyi uygulayanlarda akıllı insanlardır. Kısaca biri yaratıcı (zeki) diğeri uygulayıcıdır (akıl). Birincisine teorisyen, ikincisine pratisyen de diyebiliriz. Zeki insanlar çok daha pratiktirler ve kendilerine göre pratik yöntemler geliştirirler. Akıllı insan pratik yöntemleri öğrenip uygulamayı tercih eder. Zeki insan genel olarak çok dinamiktir. Akıllı insan ise zeki insana göre daha yavaştır. Bu nedenle zeki insanlar, aklını kullananlara göre daha öndedirler. Zeki insanlar liderdirler. Buna karşın akıllı insanlar yöneticidirler.
Zeki insan çok çabuk karar verir. Bu onun düşünmeden karar verdiği anlamına gelmez. Akıllı insan ise kararlarında hızlı değildir. Uzun düşünür ve ondan sonra karar verir. Bazen uzun düşünmesi onun aleyhine olabilir. Çünkü, zaman kaybedebilir ve fırsatları kaçırabilir. Savunmasını da “ben tedbirli olmayı tercih ederim” şeklinde yapar. Yaptığı işin sonucu başarısızlıkla sonuçlandığı zaman bunalıma girebilir. Zeki insan her zaman başarılı olacak diye bir kural yoktur. Başarısızlığını fazla değerlendirmez ve hemen yeni çözüm yolları arar veya o işi bırakıp başka bir işe yönelir. Zeki insan tedbirli olma yerine dikkatli olmayı yeğler. Zeki bir insanın kolay kolay dikkatini dağıtmak mümkün değildir. Akıllı insanın dikkati daha çabuk dağılır. Çalışırken, onu fazla rahatsız etmemek gerekir.
Zeki insanlar ani çıkış yapabilirler. Akıllı insanlar ise kendilerini kontrol etmeyi tercih ederler. Planlıdır akıllı olan, zeki olan plansız değil aksine dağınık çalıştığındandır. Onun dağınıklılığının içinde akıllıların göremediği bir düzenlilik vardır. Zeki insanlar kolay kolay içine atmazlar. Akıllı insanlar ise içine atarak biriktirebilirler. Bu birikim onların ani patlamalarına neden olabilir. Zeki insanlar kendi başlarına yetebilirler. Zeki çocuklarda olduğu gibi yalnız başlarına saatlerce oynayabilirler. Hatta nutuk atarlar. Ellerine aldıkları bir oyuncakla uzun uzun konuşurlar. İnsanların pek fazla içine girmezler ve işlerine de karışmazlar.
Akıllı olanlar genelde akıl hocalığı yapmayı tercih ederken, zeki olanlar susmayı tercih ederler. Akıllı insan konuyu uzun uzun anlatırken, zeki insan kısa konuşmayı tercih eder. Zeki insan zamandan bağımsız hareket eder. Zeki insanlar akıllı insanları anlamakta çoğu zaman zorlanırlar. Bunun sebebi onların sabırsız olmalarından kaynaklanmaz, aksine onları sıkıcı bulabilirler. Zeki insanlar olayları analizleyerek ilerlerken, akıllı olanlar bilgi toplamayı tercih ederler. Yani daha çok soru sormayı tercih ederler. Bu da onların can sıkıcı oldukları durumlardır. Akıllı insanların bu kadar çok soru sormalarının arkasında merak duyguları yatar. Gerçekte zeki insanlar öyle çok meraklı değildirler. Bu nedenle zeki olanlar dedikoduyu pek sevmezler. Akıllı insanlar sordukları soruların karşısında cevap alırken dedikoduya rahatlıkla kayabilmektedirler. Zeki olanlar kendi kendileri ile sohbet edebilirler. Akıllı olanlar ise kendilerine mutlaka muhatap arama yoluna giderler.
Zeki insanlar çok kolay barış yoluna gidebilirken, akıllı insanları barışa yöneltmek pek kolay olmayabilir. Akıllı olanlar daha çok dinlemeyi ve gözlemlemeyi tercih ederken (sentez), zeki olanlar dinleme yerine konuşmayı, gözlemleme yerine onu eline alıp tanımaya (analiz) çalışır. Kısaca, zeki olanlar daha çok analizlemeyi, akıllı olanlar ise sentezlemeyi tercih ederler.
Zeki olanla, akıllı olan arasındaki ortak nokta nedir diye sorarsanız ikisi de insandır. Ekip çalışmasında zeki insanların yanına mutlaka akıllı olanları koymak gerekir. Yapılan işte, en hızlı bir şekilde başarıya gitme yoludur. Akıllı olan inat edebilir ve beklemeye geçer bu bekleyiş onun ısrarcılığını sergiler iken, zeki olan inat etmez. Çünkü, zaman kaybıdır. Akıllı tembellik yapabilir, zeki olan ise tembellik yerine başka bir şeye yönelerek meşguliyet aramayı tercih eder. Akıllı gerekirse tavır koyabilir. Zeki olan genelde tarzını kullanır. Sonuçta, akıllı olan daha kolay kişiselleşebilirken, zeki olan duygularıyla hareket etmeme kararlılığını sergiler. Sakın, zeki olanları duygusuz diye düşünmeyin, sevdikleri zaman çok fazla severler.
Zeki insan, akıllı insana göre çok daha fazla hoş görülüdür. Zeki insanların bu yönlerini sabırlı olmak ile karıştırmamak gerekir. Çünki, sabırlı olanlar genelde aklını kullananlardır. Hoşgörülü bir insanın sabırlı olmasına gerek yoktur. Ama sabırlı insan hoşgörülü olmak zorundadır. Kısaca tahammül etmek mecburiyetindedir. Ya birde tahammül sınırları zorlanıyor ise? Aksi taktirde sabırlı olamaz. Hoşgörülü olmak en kolayı. Sevgiye giden en kısa ve en hızlı yoldur. Hoşgörüde, ne sabıra ne de tahammüle ihtiyaç yok. Onlara başka yerlerde ihtiyacımız var. Örneğin balık avlarken, nöbet tutarken, bebeği sallarken. Öyle hoşgörülüyümki, maalesef beni çok sabırlı zannediyorlar. Anadolu'da denir ki; "Akıllı düşünene kadar deli kızını evlendirir." Buradaki deliden kasıt, zeki olandır.
Hoşça kalın dostça kalın.
Turgay Saraçlı
E-mail: turgaysaracli@hotmail.com
KAYNAK: İbrahim Saraçoğlu