Eskiden Amerika için derlerdi “fırsatlar ülkesi" diye!.. Bizde küçük Amerikayız ya!.. 100 yıla yakın liberal ekonomi aynı derecede uygulanıyorsa ülkemizde bu fırsatları biz neden göremiyoruz? Bizler lojistik çalışanları olarak sessiz ve sağır olduğumuz kadar kör müyüz acaba?
İnşaat işçisi iseniz belli bir süre tecrübe edindikten sonra usta olup, daha sonrada kendi kadronuzu kurup, yani patron olup proje işleri alabiliyorsunuz. Aktör belli bir para kazandıktan sonra yapımcı olabiliyor.
Garson, restaurant sahibi olabiliyor... Müzisyen, konserler düzenleyip organizatörlük yapabiliyor... Barmen, işi öğrenince bar açabiliyor... Elektrik işleri yapan çıraklar, gün gelip ustalaşınca kendi dallarında patron olabiliyor... Simitçi işi büyütüp, simit sarayı açabilir... Hamburgerci de çalışıp sonra en azından büfe bile açabiliyorsun... Tamirci çırağı ustalaşınca kendi dükkanını açabiliyor... Uzadıkça uzar bu liste!..
Taş düşebiliyooo, ayı çıkabiliyooo… hatta şapkadan tavşan bile çıkıyo ama Lojistik çalışanları PATRON olamıyooo!.. Nasıl mı?
Bu sektörün bir çok kolu var ve o kolların onlarca bölümü var. Diyelim ki bu bölümlerden birinde uzunca yıllar çalıştınız. Belki emekli olunca yada biraz nakdiniz varsa, müşteri portföyünüz varsa zamanı gelince kendi işinizi yapma hayali kuruyorsunuz!.. Bundan doğal ne olabilir?
- Tecrübe var.
- İstek var.
- Alt yapı var.
- Bunca yıl çalışmışsınız üç beş kuruş nakdiniz de var.
- Bu ülkenin vergi veren vatandaşısınız, yani vatanseverlik köküne kadar var.
- Anayasal hak “Herkes eşittir" diyor ya, anayasal hakkınızda var.
- Onca yıl çalıştığınız müşteriler var. Size güveniyorlar, hatta teşvik ediyorlar destekte var.
- Bunca yıl çalışmışsınız ,tecrübenizi ve mesleki yeterliliğinizi gösterecek belgenizde var.
- Muhasebeye verecek paranız, şirketi kuracak paranız, ofisi tutacak paranızda var.
Un var, şekerde var ama helva yapamıyoruz!.. Neden? Sadece taşıma komisyonculuğu yapmak için bile 100 binlerce lira yatırmamız gerekiyor!.. Hem de bir defa değil. Her yenilemede!.. Buna UND, UTİKAD ya da diğer işveren örgütleri karşı çıkar mı? Neden çıksın patronlar kulübü onlar!.. Onlar ister mi ufak bir sürü firma olsun? Peki ya çalışanlar ne olacak? Yetki belgesine verebilecek kadar paranız yoksa, bir çalışan olarak, bir bordro mahkumu olarak kalmanız gerekiyor!..
Emekli oldunuz!.. Onca yılın karşılığı, kahve köşeleri ya da sahilde boş banklardan birinde sessizce ölümü beklemeniz gerekiyor!.. İşçisin sen, işçi kal… Sonra anayasa, sonra hak, adalet ve eşit yurttaşlık... Peh!.. Biz ne zaman gün yüzü göreceğiz? Lojistik çalışanları ıvır zıvırla uğraşmayı bırakıp, geleceği ile ilgili adım atmalı!.. O adımı da gelecek yıl değil, haftaya da değil, hemen yarın atmalı!.. Ya da fırsatını bulup, kendi kafasına sıkmalı!.. Çünkü bu sessizliğin intihardan farkı yok.
Ahmet Tekin
Tüm Lojistik Çalışanları Birliği
E- mail: sansalahmettekin@gmail.com
Tel: 0533 690 60 27
https://www.facebook.com/groups/509359522513159www.facebook.com/groups/509359522513159