1990’lı yıllarda, sürdürebilirlik ile sosyal uyum prensiplerinin AB Ulaştırma Politikası’na eklenmesiyle, sektörel politikalarda birtakım gelişmeler yaşandı. Örneğin 1995 yılında yayımlanan Yeşil Kitap’ta önerilen önlemlerin alınması, şehir içi ile bölgesel ulaşımda verimlilik ile şeffaflık konularda görülen sıkıntıların giderilmesi yönünde önemli bir aşama olmuştur.
Bununla beraber, 1998 yılında Komisyon tarafından yayımlanan vatandaşların ağlarının oluşması ile ilgili bir bildiride, bu alanda önemli bir adım daha atılmıştır. Bu adımlarla AB kurumları ulaştırma konusunda fiilen yeni yetkiler kazansa da, ulaştırma alanı üye ülkelerin yetki alanında kalmaya devam etmiştir. Ancak, ulaştırma alanı mevcut zamanda hem AB hem üye devletler arasında paylaştırılmış bir yetki alanı olmaya devam etmektedir.
Eylül 2001’de, 2010 yılı için AB Ulaştırma Politikası ile ilgili Beyaz Kitap’ın yayımlanmasıyla, ulaştırma konusu AB kurumlarınca yeni bir boyut kazanmıştır. Üye devletler, bu konuda daha kapsamlı ve daha girişimci olmaya davet edilmiştir. Yeni Beyaz Kitap, geçmişte bu konuda yayımlanan belgelerden daha kapsamlı ve detaylı olması sebebiyle farklılık göstermektedir. Beyaz Kitap’ta, Avrupa ulaştırma sisteminde yaşanan sorunlar tespit edilmekte ve söz konusu sorunlara kalıcı çözümlerin bulunması için çözüm önerileri sunulmaktadır. 2006 yılında Komisyon, 2001 Beyaz Kitabının uygulanmasına ilişkin bir ara değerlendirme yayımlamıştır. “Avrupa’nın ilerlemesini sağlayın – kıtamız için sürdürülebilir hareketlilik” başlığı taşıyan değerlendirmede, 2001 yılından beri gelen gelişmeler incelemekteydi:
AB’nin genişlemesi, güvenlik ve terör ile ilgili artan kaygılar, küreselleşmenin hızlanması, küresel ısınma ve artan enerji fiyatlarla mücadele etmek için uluslararası sorumluluklar, Avrupa Komisyonu hâlihazırda 2050 yılına kadar daha rekabetçi bir ulaştırma sisteminin ve kapsamlı bir politikanın geliştirilmesi hedefine yönelik olarak çalışmaktadır. Mart 2011’de, 2050 yılına kadar hareketliliğin artırılması, temel alanlardaki engellerin üstesinden gelinmesi ve istihdamın artırılmasını öngören daha rekabetçi bir ulaştırma sistemi için kapsamlı bir strateji kabul etmiştir. Strateji kapsamında, AB’nin ithal petrole olan bağımlılığının azaltılması ve taşımacılıktan kaynaklanan karbon salınımlarında yüzde 60 oranında azaltılması öngörülmektedir . Amaç, daha temiz, daha çevre dostu ve daha verimli bir ulaştırma politikasının oluşturulmasıdır.
Yaklaşık 10 milyon kişiye istihdam sağlayan ulaştırma sektörünün AB’deki toplam istihdamdaki payı yaklaşık yüzde 4,5 oranındadır. AB’nin toplam GSYİH’sine yüzde 4,6’sı ulaştırma sektöründen elde edilmektedir. Komisyon, ulaştırma sektörünün daha verimli hale getirilmesi için daha fazla yatırımın gerektiğine inanmaktadır. Bununla beraber, ortak ulaştırma politikasında, demir yolları gibi alanların desteklenip, Avrupa çapında bir ağın oluşmasının sağlanması söz konusudur. Özellikle yüksek hızlı ağların kurulmasına destek verilecektir. Ayrıca, elektrikle çalışan taşıtlar üretilmesi gibi projeler, hem sürdürülebilir kalkınma prensibi ışığında, hem de daha güvenilir ve çevreci bir sistem olarak ortaya konmuştur. Bu projelerin 2020 ile 2030 yılları arasında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
2010-2030 döneminde, AB’de ulaştırma altyapısının geliştirilmesi için yaklaşık 1,5 trilyon avroluk bütçe ayrılmıştır.
Yeni nesil arabaların geliştirilmesi için, ayrıca yaklaşık 1 trilyon avro gerekmektedir. Emisyonlarda kapsamlı azalmaların gerçekleşmesi için de altyapının modernizasyonu ve daha fazla geliştirilmesi söz konusudur. Trans-Avrupa Ağı’nın tamamlanması için, 2020 yılına kadar yaklaşık 550 milyar avro gerekmektedir. Nakliye sektöründe, 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında bir artış beklenmektedir. Yolcu trafiğinde ise, 2050 yılına kadar yüzde 51 oranında bir artıştan bahsedilmektedir. AB bu alanlarda girişimlerini sürdürmeyi, daha temiz, daha kapsamlı ve daha verimli bir ulaştırma sistemin kurulmasını hedeflemektedir.
Sonuç olarak, ulaştırma sektörü AB’de son derece önemli bir politika olmaya devam etmektedir. Tüm vatandaşları yakından ilgilendirmenin yanı sıra, istihdam kaynakları ve inovasyon alanları açısından önemini korumaktadır. Gelecekte görülecek talebi karşılamak için, AB, ulaştırma altyapılarına yatırımları devam ettirmektedir. Bununla birlikte, 2007 ile 2013 yılları arası, AB tarafından 327 projeye 7, 21 milyar avro yatırılmıştır, diğer bir ifade ile AB’de ulaştırma projelerinin desteklenmesinde, kişi başına 14,5 avro düştüğü görülmektedir.
2010 yılında, yaklaşık 11,1 milyon kişinin ulaştırma sektöründe çalıştığı tespit edilmiştir. Bu sayı, AB’nin toplam istihdam rakamlarının yüzde 5’ini kapsamaktadır. Bunların yüzde 54’ü kara taşımacılığında, yüzde 2’si deniz taşımacılığında, yüzde 4’ü hava taşımacılığında, yüzde 24’ü depolama ve diğer ulaştırma faaliyetlerinde ve son olarak kalan yüzde 16’sı ise, posta gibi faaliyetlerde çalışmaktadır. 2011 yılında, AB’de hane halkı ulaştırma ile ilgili 950 milyar avro harcamıştır, bu tutar toplam tüketimin yüzde 13’üne karşılık gelmektedir. Bu veriler, ulaştırma politikasının büyüyen boyutunu gözler önüne sermektedir. Gelecek yıllara bakıldığında ise, artan talep ile bu rakamların yükseleceği aşikârdır. Ulaştırma sektörü, istihdam ve inovasyon boyutunun yanında, AB’nin ticari ilişkilerini ve küresel rekabet gücünü belirleyen en temel sektörlerden biri olarak, önemini korumaya devam etmektedir.
Deniz Servantie
İKV Uzman Yardımcısı
E-Mail: dservantie@ikv.org.tr