İmparatorluk döneminde büyük fedakârlıklarla ve uzun zaman sürecinde yapılan demiryolları ve karayollarının büyük bir bölümü, Balkan ve I.Dünya Savaşı yenilgilerinde kaybedilen topraklarda kalmıştır. Kurtuluş Savaşı ile birlikte elde kalan az ve yetersiz sayıdaki ulaşım sistemleri de yıpranma ve bozulmaya karşı koyamamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte yapılan İnkılâplar birer birer hayata geçirilmekteydi. Bu İnkılâplara bağlı olarak, Türkiye’deki ulaşım sorununa bir an önce müdahale edilmesi, Türkiye’nin en önde gelen gündem maddelerinden birini oluşturmaktaydı. Çünkü Atatürk ve bürokratlarının, bir ülkenin ekonomik, sosyal, politik ve kültürel gelişiminin tamamen ulaşım sektörü ile doğru orantılı olduğuna inanılmasıdır.
Atatürk bu stratejisi doğrultusunda ulaşım ile yakından ilgilendiği, yatırımlar konusuna bu ilgi alanı içinde ulaşıma özel bir yer verdiği açıkça görülmektedir. Atatürk‘ün 1922 yılında katıldığı bir toplantıda yaptığı açıklama şöyledir:
“Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle (nitelik ve niceliğiyle) orantılıdır”.
Atatürk için amaç, Türk Milletinin bütün fertlerini refah ve zenginliğe kavuşturmak, yanmış ve yıkılmış olan ülkeyi bayındır hale getirmekti. Türkiye’nin hür ve bağımsız yaşayabilmesi, güçlü bir devlet olabilmesi için ekonomik kalkınmasını sağlamak öncelikli amacıydı. Bütün ekonomik kalkınma politikaları ise bu temel amaca ulaşabilme yolunda ise birer araçtı.
Atatürk daha Cumhuriyet ilan edilmeden, 17 Şubat 1923’te topladığı İzmir İktisat Kongresi’ni açarken yaptığı konuşmasıyla çağını aşan, tüm geri kalmış ülkeler için geçerli olan ve hala önemini koruyan iktisadi görüşler ve modeller ortaya koymuştur. Geri kalmış ülkelere yol gösteren Batılı iktisatçıların 1950’li yıllarda “Kalkınma İktisadı” konulan içinde tanımlamaya çalıştıkları temel ilke ve kavramları, Atatürk anılan konuşmasında yıllar önce ele almıştır. Kalkınma iktisadı, geri kalmış bir ülkenin yoksulluktan çıkması için ana ilkelerin oluşmasını öngörmektedir. Bunlardan biri de “Ulusal düzeyde kalkınma planının hazırlanması”dır. Atatürk, sömürgeciliğin egemen olduğu, “Makro iktisat” ve “Kalkınma iktisadı”nın temel kavramlarının bilinmediği 1923 yılında bu kavramlardan kalkınma planını şöyle tanımlamaktadır;
“Fakat bütün bunlar söylendiği kadar basit ve kolay olmayan şeylerdir. Bunda başarılı olabilmek için; memleketin gerçeklerine uygun bir program (plan) üzerinde, bütün milletin birlik halinde ve aynı uygunluk içinde çalışması gerekir”.
İki büyük savaşla büyük bir yıkıma uğrayan Türkiye, temel ekonomik ihtiyaçlarından etkilenerek, tutarlı ve kendi mantığı içinde iyi işleyen bir “Kalkınma modeli” ortaya koymuştur. Bu modelin temelinde “Devletçilik” ilkesi vardır ve bu ilkenin ekonomi alanında uygulanması İktisadi Devlet Teşekkülleri (İDT) adı verilen kuruluşların kurulmasıyla olmuştur.
Belirlenen Devletçilik modeli özel sermayeyi kısıtlayıcı bir nitelikte uygulanmamış, aksine aynı dönemde özel sektörün gelişmesi yönünde destek sağlanmıştır. Bu çerçevede, özel sektöre vergi avantajlarının sağlanması sağlanan desteklerden en önemlisidir. Ancak, Cumhuriyetin ilk yıllarında özel girişimin desteklenmesine rağmen beklenen verim alınamamıştır. Bunun sebeplerini şöyle sıralayabiliriz;
- Özel Sermayenin yetersizliği,
- Yetişmiş iş gücünün yetersizliği,
- Deneyim ve bilgi eksikliği,
- 1929 yılında Dünya ekonomik bunalımının çıkmasıdır.
Bu kapsamda, yatırım ve ekonomi politikalarını destekleyen uygulama planlamalarının görüşüldüğü toplantılar gerçekleştirilmiş ve bir dizi Kanunlar çıkarılarak, ulaşım sektörüne şekil verilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede, öncelikle Lozan Barış görüşmelerine ara verilmesini fırsat olarak gören Atatürk, İzmir İktisat Kongresini gerçekleştirmiştir. Burada genel ekonomi politikası doğrultusunda, yol haritaları belirlenmiştir. Müteakiben, Lozan Barış Antlaşması ile “Kabotaj” hakkının Türkiye’ye verilmesi ile denizyolu ulaşımının önü açılmıştır. Yol Kanunu ile de karayolu ulaşımına bir nebze kan verilmeye çalışılmıştır.
Makalemizin diğer bölümlerinde ulaşım sektörlerinin Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gelişim sürecini detaylı olarak değinerek, ulaşım sektöründe neden demiryoluna öncelik verildiği sonucuna ulaşacağız.
TÜM TÜRK HALKININ CUMHURİYET BAYRAMINI KUTLUYORUM
.
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com