Türkiye genelinde çalışan Özel Halk Otobüsleri bulundukları ile göre farklı ücretlendirme sistemiyle çalışmaktadır. Bazı illerde sadece para, bazılarında sadece elektronik kart, bazılarında ise ikisi birden geçebilmektedir. İstanbul’da bulunan ÖHO’ler bu sistemlerin hepsini yaşadı. Tarihsel olarak bunları 2 yazı şeklinde ele alacağım.
Öncelikle İstanbul ÖHO’ların belediye başkanları dönemine göre renklerini inceleyip, sonra dönemsel olarak yolcu ücretlendirmelerinin nasıl olduğuna değineceğim: İstanbul’da çalışan ÖHO’lar Bedrettin Dalan döneminde mavi-beyaz renkliydi ve ‘Mavibüs’ olarak isimlendirilirdi. Nurettin Sözen döneminde ise turuncu-beyaz renkliydi ve ‘Turuncubüs’ olarak isimlendirilirdi.
Recep Tayyip Erdoğan döneminde ise özellikle otobüslerin de sıfır olarak değiştirilmesiyle yeni imaj yaratılması için renk farkı olmasının daha iyi olacağı düşünüldü. Psikologlar, insanların streslerini azaltan ve rahatlatan renk olarak yeşil-açık mavi-koyu mavi renkleri tavsiye etti. 3 rengin kuşaklı şekilde otobüslere uygulanmasına karar verildi. Bu üç renk kombinasyonu firmadan firmaya değişen renk tonlarıyla karşımıza çıktı.
Ali Müfit Gürtuna döneminde artık bütün otobüsler sıfır olarak fabrika çıkışlı geldiği için İstanbul geneli yeşil-açık mavi-koyu mavi renkli ÖHO rengi oldu, hatta diğer illerdeki otobüsler bile bu renkleri kullanmaya başladı. Firmadan firmaya değişen renk tonları ise İstanbul genelinde bir renk cümbüşü yaşanmasına neden oldu… Kadir Topbaş döneminde firmadan firmaya değişen renk tonlarının farklı olması ve yeni imaj için turkuaz-beyaz ve damalı ÖHO rengine geçiş yapıldı. Bu dönemde de sıfır otobüslerle değişim süreci yaşandığı için renk karmaşası olmaması adına standart tonlar belirlendi. Artık ÖHO’leri Turkuaz (Mavi) otobüsler olarak adlandırılmaktadır.
5 belediye başkanı değişti ve 4 defa da ÖHO’ların rengi değişti. Artık bu son renk değişmeyecek ve standart İstanbul ÖHO rengi olacak gibi duruyor. Artık İstanbul’da ÖHO’lar dönemsel olarak yolcu ücretlerini nasıl temin ediyordu onu inceleyelim: İstanbul’da çalışan ÖHO’lar 1990 yılların başlarına kadar kağıt biletler ile çalışırdı. Mavibüsün son zamanları ve Turuncubüs zamanları bu şekilde çalışıldı. O zamanlar biletler 100’lük desteler şeklinde Abonman (Tam) ve Öğrenci (Yarım) olarak istiflenir, ana merkezlerdeki plantonluklara teslim edilirdi. Kaç adet bilet teslim edildiyse ona göre bir faturaya yazılırdı. Faturaya yazılan ile İETT yetkilileri tarafından sayılanlar karşılaştırılırdı. Genelde de ÖHO esnafları tarafından itina ile sayılan, hatta bazı esnaflar tarafından ütülenip destelenen biletler hep eksik çıkar ! yetkililer tarafından sayılan sayı neyse ona göre ödeme yapılırdı. Eksiklik tespit edilen ÖHO esnaflarına ceza-i işlemler uygulanırdı. ÖHO sahipleri hak iddia edemezdi. Çünkü kendi saydığının doğru olduğunu nasıl ispat edebilirdi ki… Biletleri ailecek sayıp vermişsin, ödemesini alacağın biletlerin sayımı senin gözetiminde yapılmıyor ve saydığının yanlış olduğu iddia ediliyordu… Herhalde o zamanlar ÖHO esnafı sahiplerinin eğitim seviyesinin de genel olarak Ortaokul – Lise seviyesinde olması da yetkililer tarafından bir ön yargı oluşturuyordu. Bunlar yanlış sayar en iyi biz sayarız diyorlardı!
Zor bela teslim edilen ve tekrar yetkililer tarafından sayılan biletler için ödeme ise 15 gün sonra yapılırdı. İETT’nin Beyoğlu Ana binasının orada bulunan ara sokakta sabahtan sıraya girip kod numarası yazdırılır, öğleye doğru veya öğleden sonra da ödemeler yapılırdı. Sabah 5’te sıra numarası yazdırmak için çocukken o sokaklarda çok sıralara girmiştim. Sıra yazdırırken ilk önce ara sokakta bulunan bir kahvede ön liste oluşturulurdu. Daha sonra İETT yetkilileri mesailerine başladıklarında gidip kod numaraları yazdırılırdı. O zamanlar ödemelerde aksamalar da başlamıştı, kahvede açılış saatini beklerken herkesin dilinde eskiden para alırdık, hiç bu dertlerle uğraşmazdık, sayıp verdiğimiz biletler bile eksik deniliyor böyle şey mi olur, paralı sisteme geri dönelim söylentileri başlamıştı. Aylar geçtikçe artık bu işin böyle yürümeyeceği ve biletçiler ile birlikte paralı sisteme geçileceği söylentileri daha yüksek sesle dile getiriliyordu. 90’lı yılların başında ÖHO’lar şirketleşmeye başladı. Bu sayede bazı sorunların daha kolay halledilmesinin yolu da açılmış oldu. Şirketlerin de etkisiyle biletçi sistemine geçiş yapıldı. Yolcular tarafından para ile ödeme yapılıp buna karşılık otobüs içinde bulunan biletçiler tarafından bilet kesilen döneme geçildi.
Devamı bir sonraki sayıda olacaktır.
Ramazan Arıcı
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi
E-Mail: ramazan.arici@istanbul.edu.tr