1960’lı yıllarda Belçika, Türkiye’de göç akınına sahne olmuştur. Bu kapsamda Brüksel’de Temmuz 1964 tarihinde taraflar arasında İşgücü Anlaşması imzalanmıştır. Böylece Belçika’da işçi olarak çalışan Türk vatandaşlarının sayısında hızlı bir artış yaşanmıştır.
Başta Almanya’da olduğu gibi Belçika’ya yerleşen Türkler başlangıçta “misafir işçi” olarak tanımlanmış ve Belçika’ya daimi olarak yerleşecekleri düşünülmemiştir. Belçika’ya yerleşen Türklerin büyük bir bölümü ise Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinden gelmiştir. 1970 yılında Türk vatandaşlarının turist vizesi elde etmeleriyle ile beraber vatandaşlarımız Belçika’ya yakınlarını getirmeye hak kazanmışlardır. Buna rağmen, 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye’de gerçekleştirilen darbenin ardından taraflar arası ilişkiler gerilmiş ve Belçika yetkilileri tek taraflı bir şekilde göç dalgalarına hukuki yaptırımlar getirmiştir.
Türkler Belçika’daki en büyük ikinci yabancı topluluğu oluşturmaktadır. Şüphesiz Belçika’ya yerleşmiş 220 bin kişilik Türk nüfusunun varlığı, Türkiye-Belçika ilişkileri için önemli bir unsur teşkil etmektedir. Buna ek olarak Bulgaristan’ın AB’ye üye olmasıyla beraber, Bulgaristan’daki soydaşlarımızın bir bölümü de da Belçika’ya yerleşerek Türk kökenliler arasına eklenmiştir. Belçika’da bulunan Türkler, özellikle başta Brüksel olmak üzere ülkenin büyük kentlerinde yaşamaktadır. Söz konusu nüfusun yarısı Flaman bölgesinde yer alırken, dörtte biri Brüksel bölgesinde ve kalan dörtte birlik kısım ise Valonya bölgesine yerleşmiştir.
Belçika’da bulunan vatandaşlarımızdan her geçen gün daha fazla sayıda kişi Belçika vatandaşlığına geçmektedir. Belçika tarafından 2011 tarihinde kabul edilen çifte vatandaşlık uygulamasıyla beraber, Belçika vatandaşlığına başvuran Türklerin sayısında büyük bir artış gözlenmiştir. Daha önceki yıllarda böyle bir artışın görülmemesinin başlıca nedenleri arasında Belçika vatandaşlığına geçebilmek için kişinin diğer vatandaşlığından feragat etmesi zorunlu olması gösterilebilir.
Belçika’da bulunan Türkler, kendi işletmelerini kurarak ülke ekonomisine de fayda sağlamaktadırlar. Siyasetten sanat alanına, ticaretten spora kadar Belçika Türkleri, birçok alanda başarı elde etmişler. Örneğin, Belçika’nın Charleroi şehrinde doğmuş olan Emir Kır, Brüksel’in Saint-Josse belediyesinin başkanlığını üstlenmektedir. 2003 yılında Flaman bölgesinin VTM televizyon kanalında bir müzik yarışmasında birinciliği kazanan Sivaslı bir ailenin çocuğu Hadise Açıkgöz, futbolda ün kazanmış futbolcu Önder Turacı, 2003 yılı Belçika Güzellik Yarışmasında birinciliği elde eden Zeynep Sever birer örnek olarak görülebilir.
2014 yılında Belçika’da Türk göçünün 50’nci yılı vesilesiyle birçok kültürel faaliyet düzenlenmiştir. Bu faaliyetler iki ülke arasında özellikle sanatçılar, girişimciler, siyasetçiler ve akademisyenler ile birçok dalda alışveriş yapılmasına vesile olmuştur. Ayrıca Brüksel’de bulunan Yunus Emre Enstitüsü’nün de 50’nci yıl faaliyetlerine katıldığını eklememiz gerekir. Söz konusu enstitü, kurulduğundan beri yabancılara Türkçe dersler sunmakla birlikte Türkiye ve Türk kültürünün tanıtımında önemli bir rol oynamaktadır.
1960’lı yıllardan beri Belçika’da bulunan Türkler, ülkenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmakla beraber ülkenin çok kültürlü kimliğine de zenginlik katmışlardır. Aynı şekilde, 2015 yılında Europalia Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’nin konuk ülkesi olan Türkiye, bu şekilde Belçika’ya kendisini daha iyi tanıtmak için önemli bir fırsat elde etmiştir. Belçika’da bulunan Türk derneklerinin de Türkiye’nin ve Türk kültürünün tanıtımında ayrıca Türkiye’nin zengin mozaiğini temsil etmede önemli rol oynadıklarını belirtmek gerekir. Bu çerçevede bu dernekler, Hristiyan, Alevi ve diğer azınlık gruplarını da temsil etmektedir. Aralık 2007’de Belçika’nın tanınmış vakıflarından Kral Baudouin Vakfı tarafından yayımlanan kamuoyu araştırması, Belçika Türklerinin Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki yaklaşımı konusunda çarpıcı bir tablo ortaya koymaktadır.
Araştırmaya katılan Türk kökenli Belçikalıların yüzde 30’u Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerini belirtirken yüzde 34’ü Türkiye’nin AB üyeliğine karşı görüş bildirmiştir. Yüzde 22,5’lik bir kesim Türkiye’nin AB üyesi olup olmamasının fark yaratmayacağını belirtirken yüzde 10’luk bir kesim herhangi bir görüş bildirmemiştir. Buna ek olarak Türkiye’nin üyeliğine destek verenlerin yüzde 47’si bunu daha fazla demokrasi, yüzde 57’si daha fazla istihdam olanağı, yüzde 53’ü ise insan haklarının korunmasında gelişme ile açıklamaktadır.
Brüksel’deki Türk diasporasının konumu ve Türk derneklerinin faaliyetleri mercek altına alan bir diğer araştırmaya göre, Belçika Türklerinin yarısından fazlası Türkiye’de doğup büyümüş olup bunların yüzde 74’ü kendilerini “Avrupalı Türk” olarak tanımlamaktadır. Araştırmada dikkat çeken diğer unsur ise Brüksel’de bulunan Türk derneklerinin AB kurumları ile bağlantılarının yetersiz olduğudur. Buna rağmen araştırma, birçok Türk derneğinin liderlerinin AB konuları ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve Türkiye’nin üyelik sürecini daha yakından takip etmekle beraber süreçte bir rol oynamak istediklerini göstermektedir. Bu alanda Türk resmi makamlarının da doğrudan bir desteği olabileceği söylenebilir.
Deniz Servantie
İKV Uzman Yardımcısı
E-Mail: dservantie@ikv.org.tr