İnsanlar arası etkileşimin temelini oluşturan iletişim ile ilgili; “Anlamları insanlar arasında ortak kılma”, “Duygu, bilgi ve anlamların ortak kılınması”, “Bilgi üretme ve aktarma” gibi tanımlar yapmak mümkündür.
Tanımların bize dikte ettiği üzere, iletişim insan yaşamında çok etkin bir şekilde yerini almıştır. Çünkü insanlar ancak iletişim yolu ile bilgi, duygu, düşünce ve sorunlarını paylaşır, aktarır, hayattan daha özgün tatlar alabilirler; kendilerini ve başkalarını mutlu etme olanağı bulurlar, sorunlarına çözüm ararlar, çevrelerini daha iyi tanır ve anlarlar ve bunun gibi insan yaşamına dair her şeyi söyleyebiliriz.
Kişilerarası iletişimde temel amaç bir iletinin bir başkasına iletilmesidir. Günlük yaşamda en sık yapılan hatalardan birisi de iletinin kullanılan sözcüklerle sınırlı olduğunun düşünülmesidir. Zaten bu bilince sahip insanlar sözlü iletişimi destekler nitelikte olan dil ötesi ve sözel olmayan sözsüz iletişimi birlikte kullanırlar.
Dil ötesi iletişim; hangi sözcüğe, nasıl bir vurgu yapıldığını, duraklamaları, sesin tonunu, şiddetini kapsar. Beden dili ise; duruş, mimikler, yüz ifadesi, el kol hareketleri, iletişim içinde olanların aralarındaki mesafe ve iletişimin hangi havada gerçekleştiği iletişimin sözel olmayan öğelerini oluşturur. Bu nedenle söylemlerde kullanılan kodlama ile sergilenen farklı beden dilleri alıcının farklı algılamasına neden olur.
İnsan, doğumundan sonra kelimelerle tanıştığında sadece onları ses olarak algılar. Sonraları ise kelimelere anlam yükler. İnsanların, yaşadığı geçmişi ve anıları ile kelimelerdeki anlamlandırmaları farklılık yaratabilir. Ya da eş anlamlı kelimelerin farklı nüans özellikleri oldukları gibi…
İletişim süreci adeta bir şifreleme ve şifre çözümleme gibi kodlama ve kod-açma’dan oluşmaktadır. Bir iletinin hem kodlama hem de kod-açma sürecinde hiçbir zaman tek anlamı olmaz. Her iletinin “Görünen ve görünmeyen”, “Açık ve gizli”, “Bilinçli ve bilindışı”, “Temel ve yan” anlamları vardır. Gönderici kodlarken iletiyi kendi ruhsal içeriği, farkında olduğu ya da olmadığı iç dünyası ile şekillendirirken kod-açan da iletiyi farkında olduğu ya da olmadığı kendi iç dünyası ile değerlendirir.
Kod-açma sürecinin bir kısmı kişinin farkında olduğu bilinç düzeyinde iken önemli bir kısmı da bilinçdışı düzeydedir. İletiyi kendi iç dünyası ile değerlendirmesi nedeniyle alıcının ileti ile ilgili yorumu bütünüyle özneldir. Bu nedenle alıcının ileti ile ilgili değerlendirmesi göndericinin kodladığı ile aynı değildir.
“Neden bu raporu göndermediğinizi öğrenebilir miyim? “ söylemi, göndericinin konu ile ilgili geribildirim alması ve buna göre düzeltici önlem alması olabilir. Ancak alıcı bunu bir hesap sorma şeklinde farklı değerlendirmelere bağlı olarak yorum getirebilir. Görüldüğü üzere, alıcının ileti ile ilgili değerlendirmesi göndericinin kodladığı ile aynı olmamıştır. O nedenle “Ne söylediğimiz değil, ne algılandığı önemlidir”.
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com