Lojistik, ihtiyaçların istenilen yer ve zamanda maliyet etkin ve en ekonomik bir şekilde karşılanmasıdır. Tabi ki bu tanım, normal şartlar altında yapılan faaliyetler için yapılmış bir tanımdır. Oysa imkânsızlıklar içinde yapılan bir lojistik alanı var ki, bu da “Afet Lojistiği”dir.
Bunun en canlı örneğini, 17 Ağustos Gölcük Depreminde yaşadık. Normal şartlar altında yapıla gelen veya yapılabileceği düşünülen lojistik faaliyetlerin hiç te o kadar kolay olmadığına şahit olduk. Ben, Gölcük bölgesine gelen yardımların toplandığı lojistik yardım merkezlerinden birinde görevliydim. Gelen malzemelerin kayıt altına alınması, bunların büyük bir depoda malzeme gruplarına göre istiflenmesi, gidecek malzemelerin planlanması ve bunların da ambara giriş çıkışlarda çakışmaması üzere iyi bir zaman yönetimi yapılması gibi temel süreçlerden oluşmaktaydı.
AFED Lojistiğinde her zaman göz önünde bulundurmamız gereken hususlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum; AFED Lojistiği ile görevli kişilerin bu afette yaralanmış hatta hayatını kaybetmiş olabilir, ayrıca bu kişilerin yakınları zarar görmüş olabilir dolayısıyla insan yapısı gereği aklı yakınlarında olacağı için lojistik faaliyetlerde görev alamayacaktır. Bu sebeple yedek personelli görevlendirme yapmak her zaman iyi olacaktır.
Muayyen zamanlarda yapılacak tatbikatlar hiçbir zaman gerçek zamanlı ve gerçek etkileri ile aynı olmayacaktır. Bunun yerine, yaşanan geçmiş tecrübelerin video görüntülerinin “Yapılan hatalar” üzerinden yaptığımızı yazalım, yazdığımızı yapalım prensibi ile gözden geçirilmesi bu çalışmalara katkı sağlayacaktır. Oluşabilecek afetlerin en büyük ve en etkili şekilde olacağı göz önüne alınarak lojistik planların yapılması gereklidir. Yapılacak planlamalarda A, B hatta C planları diyebileceğimiz alternatif planlamalar da olmalıdır.
17 Ağustos Gölcük depreminin ardından yapılan lojistik ve insani faaliyetlerde birçok yetki karmaşası yaşanmıştır. Çünkü faaliyetlere iştirak eden kurum veya kişiler insani olarak bir şeyler yapma çabasına girmekteler. Ancak bu plansız gücün bir koordinatörü olmadığı durumda emek ve zaman kaybının oluştuğunu gördük. Bu anlamda 2009 yılında kurulan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı atılmış önemli adımlardandır. Oluşabilecek salgın hastalıkların önüne geçebilmek ve yardımların bir sistematik bir şekilde dağıtmak amacıyla çadırların dağınık olarak kurulmasına müsaade edilmemesi, bunun yerine belirli yerlerde teşkil edilecek çadır kentler oluşturulmalıdır.
Yardım adı altında bölge dışından gelen ve hiçbir şekilde ihtiyacı olmayan kişi ve ailelerin bölgeye girişlerine müsaade edilmemesi önem arz etmektedir. Bu durum, afetzedelere yapılacak yardım miktarını azalttığı gibi, hırsızlık gibi olumsuzlukların da önüne geçilmiş olunur. Bölgeye gelecek yardımlar bölgeye gelmeden bir plan dâhilinde ve koordinasyon ile yürütülmelidir. 17 Ağustos depreminin ilk gününde çevre illerden gelen ekmekler o kadar fazla gelmişti ki, ihtiyacın üzerinde olduğu için tüketilememiş ve ekmeklerden adeta tepeler oluşmuştu. Afet sonrası şehire giriş çıkışlar oldukça yoğun olacağından, yardıma gidecek ekiplerine emniyet şeritlerini kullandırmak ve toplumu bu yönde bilinçlendirmek oldukça etkili olacaktır.
Afet lojistiği, her zaman tecrübe edinilmeyen ancak başa geldiğinde de eldeki imkânsızlıklar ve belirli bir stres altında yapılacak önemli ve hayati özelliğe sahip bir lojistik alanıdır. Biz lojistikçiler, doğanın gücünün tahminlerin çok üzerinde olduğunu göz önünde bulundurarak planlamalarımızı yapmalıyız.
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com