Türkiye’de yük taşımacılığının ortalama %90’lık kısmı karayolu ile sağlanmaktadır. Türkiye’nin uluslararası taşımacılıkta karayolu kullanım oranı ise ortalama %95’dir. Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya’daki toplam karayolu uzunluklarını incelediğimizde Türkiye’dekinden fazla olduğunu görmekteyiz. Bu da uluslararası taşımacılıkta karayolu kullanım oranının yüksek olduğunu doğrulamaktadır.
Asya ülkelerindeki ekonomik ve siyasi gelişmeler nedeniyle, özellikle Batı Avrupa ülkeleri Asya-Avrupa ulaştırma koridorları oluşturmak suretiyle Asya’ya açılmak, buralardaki ekonomilerde söz sahibi olmak istemişlerdir. Bu etkenler, Türk nakliye sektörünün ve buna bağlı olarak da treyler sektörünün gelişmesinde önemli etken olmuştur. Ayrıca, yurtiçi taşımacılıkta ağırlık denetimlerinin sıklaştırılması ile birlikte Türkiye’de çekici-treyler ikilisinde dönüş oldukça hızlanmıştır. İnşaat sektöründeki gelişmeler; silo ve damper treylere, gemi inşa sektöründeki gelişmeler ile low-bad treylerlere ihtiyacı artırmıştır. Bu durum Batı Avrupa’daki ihtiyaçlar da dâhil ciddi bir treyler yatırımını gerekli kılmaktadır.
Globalleşmenin faydasını en çok gören sektörlerin başında ulaştırma ve lojistik sektörü gelmektedir. Sürekli artan mal trafiği sektörün büyümesine ve gelişmesine neden olmaktadır. Sektörün olmazsa olmaz aracı ise treyler ve semi-treylerdir. Türkiye, Avrupa’nın kara taşımacılığı sektöründeki en önemli ülkelerden biridir. Treyler sektöründeki ürünlerin sarfı süratli olmaması nedeniyle, sektördeki firmaların; kurumsal, sürdürülebilir, yatırımcı, araştırma ve geliştirmeye önem veren, her bir sürecinde kalite unsurunu göz önünde bulunduran, zamanında teslim, servis sonrası hizmetler, müşteri memnuniyeti ve ürünlerini yurtdışına ihraç edebilme kriterlerine sahip olmaları bir zorunluluk haline gelmektedir.
Mayıs’ın ilk haftasında TIRSAN’ın Adapazarı Fabrikasını, bir ürünü incelemek üzere ziyaret ettim. TIRSAN’ın büyük bir kurumsallık ve profesyonellik ile bu sektörde önemli bir yerde olduğuna şahit oldum. Tesise girdiğiniz andan itibaren; ofislerinden park alanlarına kadar belirli bir disiplin, düzen, kalite ve süreç yönetimini kurumsal bir şirket politikası ile yönetildiğini objektif olarak görebiliyorsunuz. Hem ulusal hem de uluslararası standartları ve kaliteyi üst seviyede tutmak zaten kurumsallığı gerektirir. Kurumsallıkta en önemli etken sürdürülebilirliktir. Bu da süreç yönetimini gerektirir. Yazdığımızı yapmak, yaptığımızı yazmak ve geri bildirim süreç yönetiminin önemli saç ayaklarındandır. Daha önceki sayılarda bu unsurlardan detaylı olarak bahsetmiştim. Dolayısıyla bu unsurlar da her daim şirketi/ kurumu kaliteye götüren önemli unsurlardandır.
Bunları bir de gelişen teknolojiye ve ihtiyaca göre ürün araştırma-geliştirme yatırımları ile desteklendiği takdirde, kaliteden ödün vermeden uluslararası tebliğ ve yönetmeliklere uygun ürünler üretilmesi, çok sağlıklı ve uygun zamanlamalar ve oluşabilecek olumsuzluklara karşın B hatta C planların da bulunduğu tedarik zinciri yönetimi… Bahsetmiş olduğum tüm bu unsurları TIRSAN’da görmek mümkün… Çekicilere yönelik Türkiye’de hatta Dünya’da sayılı test imkânları ile 5600 m2 alandaki kataforez tesisi, TIRSAN’ın önemli imkan ve kabiliyetleri arasında… Kurumsallığın getirdiği diğer bir konu ise, marka değeridir. Bunun da Türkiye’ye mal edilmesidir. Böyle bir değerin Türkiye merkezli olmasından gurur duydum. Başta Çetin Bey olmak üzere, emeği geçen tüm çalışanlarına şükranlarımı sunarım.
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com