Son 150 yılda, ortalama sıcaklık tüm dünyada neredeyse 0,8 ºC ve Avrupa'da da yaklaşık 1 ºC artmıştır. Bunun sonucunda, kutuplardaki buzullarının 3/1’i yok olmuş, okyanuslar %30 daha asitli hale gelmiştir. Bu noktada küresel çapta önlemler arttırılmaz ise, 2100'e kadar küresel sıcaklıkların 1,8 ºC ila 4,0 ºC kadar daha ısınabileceği beklenmektedir.
Tüm dünyayı ilgilendiren İklim değişikliğinin sonuçlarını, Türkiye açısından değerlendirecek olursak, 2005’ten bu yana Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının nüfus yoğunluğu, göç ve kentleşme hareketlerine bağlı olarak arttığı söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda daha hızla artması beklenmektedir. Türkiye, sera gazı salınımları açısından 2012 yılı itibarıyla 18. sırada yer almaktaydı. Ancak 2030 yılında 8. sıraya kadar gelmesi söz konusu olabilir.
Yukarıda bahsi geçen negatif sonuçların önüne geçmek için, küresel sera gazı emisyonlarının önemli oranda azaltılması gerekmektedir. Bu noktada konuyu lojistik sektörü ile ilişkilendiren en önemli durum sera gazı oluşumlarında lojistik sektörünün en büyük rolü oynadığıdır. Climate Change Performance Index (İklim Değişikliği Performans Endeksi ) konferansında yer alan uzmanlara göre, karayolu taşımacılığından kaynaklanan karbondioksit (CO2) emisyonlarının %84’ünden sorumludur.. Aslında, Karayolu ulaşımı tek başına AB’nin toplam karbondioksit emisyonlarının 1/5’ini oluşturması, bizlere durumun ciddiyetini kanıtlamaktadır. Diğer sektörlerdeki emisyonlar düşerken, ulaştırma kaynaklı emisyonlar 1990 yılından bu yana %36 artmıştır.
Durumun ciddiyetini kavrayan bazı lojistik firmaları karbondioksit salınımını azaltmak amacıyla yeşil lojistik ve sürdürülebilirlik adına günümüzde çeşitli uygulamalar gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda, Yeşil lojistik faaliyetlerinin temel amacı, çevreye en az zarar vermek, çevreci (doğaya dost) ürünler kullanmak, karbondioksit, karbon monoksit, vb. doğaya zararlı gazların salınımını azaltmak, kısacası çevrenin korunmasına yardım etmektir.
Firmalar bu amaçla Avrupa’da uygulanan kural ve yaptırımlar nedeniyle stratejilerine çevreci çözümleri eklemek durumundadır. Amaç karbon salınımını çeşitli kısıtlama, ek vergi ve sertifikalar ile kontrol altına almaktır. Bu durumda ülkemizdeki firmaların gerekli standartları sağlayamamaları halinde AB ülkelerine girişleri engellenecektir.
Bütün bu bilgilerin ışığı altında, İklim değişikliği ile mücadele etmek için, hızlı ve kökten başlatılacak bir toplumsal hareket inşa etmemiz gerekiyor. Bu hareketin en ön sıradaki temsilcileri, Lojistik firmaları olmalıdır. İklim değişikliğinin ekosistemler ve insan da dahil olmak üzere tüm canlılar üzerinde giderek artan etkilerinden korunmak için bu değişimi kuvvetlendirmek, sürdürmek ve farkındalığı arttırmak gereklidir.
Sefa EZGİN
E-mail: ezgin.efe@gmail.com