16’ıncı yüzyılların ortasına kadar dayanan temel gelir kavramı, esasında, bir devletin tüm vatandaşlarına düzenli ve koşulsuz bir şekilde bir gelir sağlanmasını öneren sosyal güvenlik sistemidir. Tarih boyunca, İngiliz yazar Thomas More’un Ütopya’sından, İtalyan filozof Campanella’nın Güneş Ülkesi’ne kadar birçok yazar, temel gelir veya benzeri kavramlar konusunda kafa yormuş ve bu kavramlarla ilgili yayınlar hazırlamıştır. Bu çerçevede, diğer ütopyalarda da görüldüğü gibi, temel gelir önerisi de bir şekilde hâlihazırda var olan sistemin somut bir eleştirisi ve bununla birlikte devrimci bir geleceğin yaratılması olarak algılanabilir. Ancak, küreselleşen bir dünya ekonomisiyle, istihdam politikalarının değişimiyle, gitgide artan robotlaşma gibi trendlerle birlikte, sosyal güvenlik politikalarının değişimi de kamuoyunun gündemindedir. Bu çerçevede, konuyu daha iyi kavramak ve anlamak hedefine ulaşmamız için, öncelikle kavramsal gelişimini irdeleyeceğiz, temel gelire ilişkin farklı ekoller ve tezlerini mercek altına alacağız, dünyadaki uygulamalarına ve son olarak da AB’deki hâlihazırda devam eden tartışmalara değineceğiz.
Temel gelir kavramının aslında üç ayrı tarihi kökeni bulunmaktadır. Öncelikle, bir asgari ücret fikri ilk defa 16’ıncı yüzyılın başlangıcında ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak, bir kerelik bir hibenin tahsis edilmesi ise 18’inci yüzyılın sonunda ortaya çıkarken, ikisinin kombinasyonu olan temel gelir fikri ise 19’üncü yüzyılın ortasında ilk defa dile getirilmiştir.
Görüldüğü gibi, aslında evvela asgari ücret fikri diğer fikir ve kavramlardan önce gelişmiştir. Rönesans çağını yaşayan Avrupa’nın düşünürleri, kilisenin temel görevi olarak görülen fakir kitlelere yardımcı olmanın bir şekilde sadece kilisenin değil tüm toplumun bir görevi olarak görmeye başlamışlardır. Bu çerçevede hümanist fikirlerin gelişmesiyle beraber, gelir eşitsizliklerin giderilmesi ve en fakir kitlelere yardımcı olunması gibi konular üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Garantilenmiş asgari ücret fikrinin aslında gerçek fikir babası Thomas More’un yakın bir arkadaşı ve hümanist bir İspanyol düşünür olan Juan Luis Vives’dir. Vives’e göre, belli bir şehirde bulunan tüm ikamet eden kişilere bir temel geçimin sağlanmasının asıl nedeni, adaletten çok daha etkin bir bağış kültürünün gelişmesidir. Vives’in görüşlerinin, sosyal düşünce ve kurumsal reform alanlarında geniş bir kültür ve geleneğe dayandığı söylenebilir. 1748 yılında Fransız düşünür Montesquieu tarafından hazırlanan L’Esprit des Lois (Kanunların Ruhu Üzerinde) eserinde, açık bir şekilde devletin tüm vatandaşlarına temel bir geçim kaynağı, yemek, giysi ve sağlıklarını bozmayan bir yaşam biçimin sağlanması konusunda borçlu olduğu ifade edilmektedir . Bundan yola çıkarak AB’nin çeşitli ülkelerinde devlet tarafından finanse edilen ve garantilenmiş asgari ücret sistemleri geliştirilmiştir (örneğin Fransa’daki revenu miminum d’insertion (RMI) veya Portekiz’deki Retribuição Mensal Mínima Garantida (RMMG) ).
18’inci yüzyılın sonunda ise Avrupa çapında fakirliğin giderilmesini ele alan yeni bir fikir geliştirilmiştir. Aydınlanma dönemin önemli isimlerinden Fransız matematikçi ve siyasi aktivist Marquis de Condorcet, Fransız Devrimi sırasında görüşlerinden ötürü 1795 yılında hapsedilmiş ve hapis dönemi sırasında sosyal güvenlik sisteminin kurulmasını Esquisse d’un tableau historique des progres de l’esprit humain(İnsan zekâsının ilerlemeleri üzerinde tarihi bir tablo taslağı) kitabında önermiştir . Söz konusu fikrin Avrupa’da çok önemli bir yeri olmuş ve ilk sosyal güvenlik, emeklilik ve sağlık sigorta sistemlerinin gelişmesinin kaynağı olarak görülmüştür. İngiliz düşünür ve yazar ve Fransız Devrimi döneminde Fransa’da bulunan Thomas Paine ise, 1797 yılında yayımlanan Agrarian Justice (Tarım Adaleti) kitabında, toprak ağaları tarafından sağlanan bir fon ile bir ülkede bulunan tüm kişilere reşit yaşlarında bir asgari ücretin tahsis edilebileceğinden bahsetmiştir. 19’uncu yüzyıldaki ütopik sosyalistlerden Belçikalı jürist Joseph Charlier ve Fransız yazar Charles Fourier ise bir “yerel paydan” bahsetmişlerdir.
20’nci yüzyılda İngiliz düşünür Bertrand Russel tarafından hazırlanan Roads to Freedom (Özgürlük Yolu) kitabında temel gelir fikrinin bir sosyal adalet aracı olarak kullanılabileceği ileri sürülmüş ve böylece fikrin daha da popülerleşmesi sağlanmıştır . Buna benzer bir şekilde Amerikalı düşünür John Rawls ise, 1971 yılında yayımlanan Theory of Justice (Bir Adalet Kuramı) kitabında, gerçek bir fırsat eşitliğini ve bunun için hükümetin bir asgari sosyal ücreti sağlaması gerektiğini dile getirmiştir. Diğer ilginç bir konu ise, şüphesiz birçok üretim mekanizmaların otomatikleşmesidir. Bu çerçevede ilk defa 1960 yıllarında Amerikalı ekonomist Robert Theobald, tam istihdamın sağlanmasının imkânsız olduğunu ve gelecekte gitgide otomatikleşmenin birçok maaşlı işin yerini alacağını ve dolayısıyla devlet tarafından tüm kişilere bir temel gelirin sağlanmasının kaçınılmaz olacağını ifade etmiştir.
Vurgulanması gereken bir diğer nokta temel gelir kavramının aslında sadece sol ve sosyal demokrat görüşlü birtakım insanlar tarafından desteklenmediği, aynı zamanda başta Chicago Okulunun kurucusu Milton Friedman olmak üzere dünyaca ünlü birtakım liberal görüşlü ekonomistlerin de söz konusu fikri desteklediğidir. Bu çerçevede 1962 yılında yayımlanan Capitalism and liberty (Kapitalizm ve özgürlük) kitabında Friedman, yoksulluğa karşı programını sunarak pazarın yönetişimi ve işleyişine karşı herhangi bir müdahalenin yapılmaması gerektiğini ve aslında temel gelirin bir negatif gelir vergisinin kurulmasıyla finanse edilebileceğini açıklamıştır. Fransa’da Andre Gorz adlı bir düşünür ise siyasi ekoloji ile ekonomik küçülme fikir babası olarak bir “özerk gelir”den söz etmiştir.
1985 yılında Yoland Bresson ve Henri Guitton isimli iki tanınmış Fransız ekonomist, temel gelirin daha da gelişmesi için bir dernek kurmuş, 1986 yılında ise Belçika’nın ikinci en büyük üniversitesi olan UCL’den Prof. Dr. Philippe Van Parijs ise dünya çapında temel gelir konusunda toplantılar ve araştırmalar hazırlayan BIEN’i (Basic Income Earth Network, Avrupa Temel Gelir Ağı) kurmuştur . Dolayısıyla, temel geliri destekleyenler arasında farklı ekoller ve görüşler bulunmasının yanı sıra, fikrin farklı uygulamalarının da olduğu ifade edilebilmektedir.
Deniz Servantie
İKV Uzman Yardımcısı
E-Mail: dservantie@ikv.org.tr