Firma ve kurumlar gelişebilmesi, kurumsal olabilmesi ve insan odaklı çalışabilmesi için çalışanlarında aidiyet duygusunu yerleştirmesi gerekliliğini her fırsatta yazılarımda üstüne basarak yazıyorum.
Aslında mantık çok basit. Kurumları geliştirecek olan “İnsan”, İnsan odaklı çalışmak ise bir kurumsal sorumluluk. O halde, insana yatırım yapıp, insanın kurum adına düşünmesine, daha doğrusu her şartlarda çalışanının kurumunu düşünmesini sağlayacak bir konsept, bir olgu yaratmak şirket ve kurumların dolayısıyla yöneticilerin sorumlulukları arasında. Tabi yönetimin böyle bir vizyonu bulunmaktaysa…
Çalışanlar çalıştığı kurumun sanki kendi şirketleri/ kurumları gibi hareket etmesi, yönetim adına düşünerek ve takiben uygulayarak oluşturduğu sorumluluk duygusudur “Aidiyet”. Adı üstünde kendisinin ait olduğunu hissetmesi. Geçen günlerde bir şirket yöneticisinin sarf ettiği “Şirketimizdeki aidiyet duygusunu en kısa sürede yüksek seviyeye çıkaracağız” sözleri beni son derece düşündürmüştü. Aidiyet duygusu öyledir ki, o kadar zor yerleşir, o kadar da kolay kaybolmaz. Belki yüzde yüz para gerektirmez ancak yüzde yüz zaman gerektirir. Zamanla bu kültür oluşturulur ve yeni gelen nesillere aktarılır. Aidiyet oluşturmanın temel kuralı; Çalışanın yanında olduğunu kendisine hissettirmektir. Bu kuramı temel alıp istediğiniz şekilde çok fazlasıyla çeşitlendirebilirsiniz.
Bu konu ile ilgili gözlemlediğim bir olayı Sizinle paylaşmak istiyorum. Geçen hafta Türkiye’nin önde gelen sanayi fabrikalarından birine, yine Fabrikanın İş Kalite Geliştirme Müdürü olan arkadaşımın davetlisi olarak fabrikadaydım. Üretim bantlarını yerinde görme fırsatını arkadaşım sayesinde buldum. Planlamadan, iş güvenliğine, teknolojinin son noktası robotlarla üretimden, test noktalarına kadar sanayinin geldiği seviyeye bir Türk olarak gurur duyarak şahit oldum. Gezimiz esnasında üretim bandındaki bir bölümün çok yakın bir zamanda robot teknolojisine geçildiği ve bu revizyondan sonra burada kalan işçilerin söylemleri aidiyet adına çok önemliydi. “Robot teknolojisine çok kısa bir zamanda geçildiği, üretimin bundan sonra çok daha çabuk ve hatasız olacağı” ifadelerinin yanında gözlerinden de çok net bir şekilde okunabiliyordu.
Teknolojinin gelişimi ile insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması, çalışanların önünde bulunduğu risklerin belki de en büyüğü olmasının yanında, burada gördüğüm portre sanki tam tersi bir durum varmışçasına çalışanlardaki aidiyet anlayışı kesinlikle görülmeye değerdi. Yukarıda ne belirtmiştik? Temel kuralımız “Çalışanın yanında olduğunu kendisine hissettirmek” Demek ki, çalışanın böyle bir endişesi veya tereddütü yok ki böyle duygular içerisinde… O zaman kendi kendime dedim: İşte “Aidiyetin geldiği nokta” Yarınınızın bugününüzden daha iyi olması dileğiyle…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com