Ocak 2008'den Aralık 2009'a kadar, Namibya Temel Gelir Hibe Koalisyonu tarafından Otojevere ve Omitara köylerinde temel gelir hibesi adı altında bir pilot proje uygulanmıştır. Kişi başı ödenen yaklaşık 12 dolar olarak belirlenmiştir. Proje başlangıcından 6 ay sonra, çocuklarda yetersiz beslenme ve okula devam edememe sorunları önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca vatandaşların daha üretken ekonomik faaliyetlerde bulunmalarına izin verdiği için topluluğun gelirini hibe miktarından önemli miktarda yükselttiği de tespit edilmiştir.
Finlandiya’da 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren, Finlandiya Sosyal Güvenlik Kurumu KELA tarafından rastgele seçilen ve işsizlik yardımı alan 2 bin vatandaşına işe girmeleri durumunda bile devam edecek olan net 560 avroluk bir vatandaşlık maaşı vermeye başlamıştır. Finlandiya’da başlayan pilot uygulamayı İskoçya da takip etmektedir. Temel gelir uygulaması toplumsal gücün orta sınıfa yeniden dağıtılmasını ve devlete olan güvenin artmasını sağlamaktadır.
Buna karşın 5 Haziran 2016 tarihinde İsviçre’de halk tarafından referandumda reddedilen temel gelir önerisi, çalışan ya da çalışmayan tüm İsviçre vatandaşları ve ülkede yasal çalışma izniyle en az beş yıldır yaşayan tüm yabancılara koşulsuz maaş verilmesini öngörmüştür. Önerinin destekçileri, bunun "düzenli maaşı olan iyi iş bulmanın giderek zorlaştığı bir dünyada yoksulluk ve eşitsizliğe çözüm olacağını" savunmuştur. Önerinin arkasındaki sivil toplum kuruluşu yetişkinler için 2500, çocuklar için de 625 İsviçre frangı teklif etmiştir. İsviçre Hükümeti ve siyasi partilerin tamamına yakını halka öneriyi reddetme çağrısı yapmıştır. Öneriye karşı çıkanlar ise "Marksist bir rüya" olarak niteledikleri düzenlemenin ekonomiye sekte vuracağını ve halkı işlerini bırakmaya teşvik edeceğini öne sürmektedir. Uzmanlar temel gelir uygulamasının İsviçre ekonomisine yıllık maliyetinin 25 milyar frank olacağını, maaşların finansmanı için kamu harcamalarında ciddi kesintiler yapılması ya da vergilerin önemli oranda artırılması gerekeceğini belirtmektedir.
ABD’nin Alaska eyaletinde ise, 1982 yılından beri Alaska Daimi Fonu adı altında uygulanmakta olan vatandaşlık maaşının sadece iki şartı bulunmaktadır: en az bir yıldır Alaska’da ikamet ediyor olmak ve kişinin hayatta olması. Karşılıksız verilen bu ücret kişinin yaşına, işine, sosyal statüsüne bakılmaksızın yılda yaklaşık 2 bin dolardır. Dönemin Alaska hükümeti petrol gelirlerini hızlı şekilde harcadığı için suçlamalara maruz kalmış ve 1976'da yapılan halkoylaması ile petrol gelirlerinin belli bir kısmının oluşturulan fona aktarılması ve halka dağıtılması kararlaştırılmıştır. Herkese, bireysel olarak, eşit miktarda, düzenli ve nakit olarak yapılan bu ödemenin temel gelir tanımına tam olarak uyduğu söylenebilir. Alaska’da yıllardır süren uygulamadan çıkarılan sonuçlara göre gelir eşitliği sağlanması yolunda önemli bir gelişmeden söz edilmekte, Alaska’da diğer örneklere zıt olarak en az gelire sahip yüzde 20’lik kesimin en çok gelire sahip olan yüzde 20’lik kesimden daha hızlı zenginleştiği gözlemlenmektedir. Söz konusu fon mecburi bir vergiyle değil, arazi sahipleri ile arazi incelemesi yapmak isteyen şirketler arasında gönüllü bir sözleşme ile toplanmaktadır. Petrol şirketleri, Alaska'ya iş yapma maliyeti olarak para ödemeyi kabul etmektedir. Bu gelirin büyük kısmı Alaska hükümetine giderek devlet hizmetlerine harcanmaktadır, dörtte biri ise hükümet kasasına girmeden Alaska Daimi Fonu'na eklenmektedir. Şu anda 50 milyar doları aşan bu fon, yılda bir kez tüm Alaskalılar arasında eşit olarak paylaşılmaktadır. Sonuç olarak Alaska, en düşük yoksulluk oranı ve en iyi refah derecesi puanı ile tüm ABD eyaletleri arasında eşitlik açısından en iyi durumdadır.
Brezilya ise 2004 yılında anayasasına temel geliri koyan dünyadaki ilk ülkedir. Buna göre en az beş yıldan beri ülkede yaşayan herkes, çalışıp çalışmadığından, bir serveti olup olmadığından bağımsız olarak barınma, yiyecek ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için devlet güvencesine alınmıştır. Söz konusu kanunun aşama aşama herkesi kapsayacağı belirtilmiştir. Bugüne kadar ise sadece en yoksulları kapsamına alan Bolsa Familia (“Aile Hibesi”) hayata geçirilebilmiştir. Bolsa Familia uygulaması halkın yüzde 25'ine ulaşmış olsa da, hala yoksul kesimin büyük kısmı destekten yoksun durumdadır.
İran ise 2011 yılında, ülkenin yaklaşık yüzde 29’luk kısmına bir ödeme planı uygulamaya başlamıştır. Petrol ve doğal gaz fiyatlarına yapılan indirime tepki olarak başlatılan uygulamada kişi başı günlük 1,5 Dolar’a denk gelen bir ödeme yapılmaktadır. Konu üstüne hazırlanan bir rapora göre İran’da vatandaşların temel gelir karşısında çalışma motivasyonunu kaybetmenin tam tersine hizmet gibi sektörlerde daha fazla çalışıldığı gözlemlenmiş, ayrıca öğrencilerin okula kayıt yapma oranı artmıştır. Sunulan veriler, insanların bedava ücret karşısında tembelleşeceği fikrini çürütemese de bu inanca bir karşı örnek oluşturmaktadır.
Görüldüğü üzere, temel gelir uygulamasını destekleyen ve pek çok soruna çözüm olacağını savunan bir kesim, uygulamanın tembelliğe ve çalışmamaya götüreceğini düşünerek onaylamayan bir kesim ve ikisinin arasında kalan, uygulamayı doğru bulan ancak mali açıdan karşılanmasının zor olduğunu söyleyen bir kesimden bahsedilmektedir. Sonuç, olarak pilot örneklerden genelde olumlu sonuçlar alınsa da, temel gelir uygulamasının evrenselleşmesi için aşamalı adımlar atılmalıdır: mevcut refah programları pekiştirilmeli, ayni yardımlardan nakit yardımlara geçilmeli, mali şeffaflık arttırılmalı ve kapsamlı veri analizi yapılmalıdır. Bu şekilde eleştirilerin önüne geçilebilecek ve pilot örneklerden elde edilen olumlu geri dönüşler daha büyük ölçeklerde de görülebilecektir.
Deniz Servantie
İKV Uzman Yardımcısı
E-Mail: dservantie@ikv.org.tr