Lojistik terimi ilk 1900’lü yılların başında Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nde kullanıldığında, bir asır sonra bu terimin bir branş adı olacağı kimin aklına gelebilirdi ki? Peki, ne oldu da Lojistik başlı başına bir branş haline geldi? Birinci aşamada, pazarlama stratejilerinin ortaya çıkması ile işletmelerdeki lojistik birimlerin bağımsız birer departman olması gerekliliği ortaya çıktı. İkinci aşamada, üretim ile dağıtım fonksiyonlarının koordinesiz olarak çalışmasıydı ki, bu da planlama, tedarik, ambarlama, sözleşme kontrat ve sevkiyat yönetimlerinin oluşmasına neden oldu.
Teknolojinin ve dolayısıyla bilgisayarın hayatımıza girmesine rastlayan 1980’li yılların başında ise artık Tedarik Zinciri Yönetimi kavramlarını literatürde görmeye başladık. Entegrasyon, konfigürasyon gibi terimlerin lojistik dünyamıza girdiği 2000’li yıllarında ise artık ömür boyu lojistik desteğin önemini anlar hale geldik. Lojistiğin alt dallarının oluşmasıyla birlikte artık herkes her işi yapar durumundan çıkmaya başladı. Ana bilim haline gelen lojistiğin; tedarik zinciri yönetimi, ambarlama, sevkiyat, sözleşme kontrat, gümrükleme, dış ticaret gibi alt dalları oluşmaya başladı. Bu durum muhaveresinde gerek duyulan ihtiyaca binaen lojistiğin eğitimli insan gücü ile desteklenmesi gerekliliği ortaya çıktı.
Bugün itibariyle Türkiye’de bulunan lojistik tabanlı 104 meslek yüksekokulu, 58 lisans eğitimi, 22 yüksek lisans eğitimi, 3 doktora eğitim programı bu gerekliliği yerine getirecek, lojistiğin eğitim boyutunda insan gücü yetiştirmek üzere yapılan birer mücadele basamaklarını oluşturmaktadır. Globalleşen dünyada lojistik, hızla gelişen ve değişen ihtiyaçları karşılamak üzere, aynı hızla büyümektedir. İşletme, matematik, hukuk, uluslararası ticaret, teknoloji, bilgi sistemleri gibi birçok konuyu kapsayan ve bunları sistematik olarak entegrasyona sahip lojistiğin yeterli bilgi, tecrübe ve sorumluluk sahibi, birer takım üyesi olabilecek insan gücüne ihtiyacı olduğu bilinmektedir. Bu ihtiyaç kısmen de olsa Endüstri Mühendisliği veya İşletme/ İktisat bölümlerinden mezun kişilerce sağlanmaktadır. İşte bu nedenledir ki, lojistik ile ilgili bire bir eğitim almış kişilerin bu boşlukları doldurmaları zorunlu hale gelmiştir.
Bu kapsamda, lojistiğin içinde olan kurumsal firmalar da hem kendi insan kaynağını yetiştirmek hem de var olan açığı kapatmak üzere lojistik okulları açmaktadır. Bahsettiğim okullarda eğitim, öğretim gören öğrenciler staj imkânlarına kolaylıkla sahip olabilmekte ve kurumsal firmalar da kendi açık iş pozisyonlarına göre buradan yetkin ve başarılı öğrencilerini takımlarına dâhil etmektedirler. EKOL, HOROZ gibi lojistik firmaları bu stratejiyi uygulayan kurumsal firmalardan… Şimdilerde ise TIRSAN grubu da lojistik üniversitesi kurulum hazırlıklarına başlamış durumda. Her zaman büyük düşünmenin önemine vurgu yapan ve uygulamaları ile bunu doğrulayan TIRSAN Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Çetin NUHOĞLU’da kurulacak üniversitenin meslek yüksekokulundan ziyade dört yıllık üniversite programı olmasından yana…
Her şeyin başı eğitim. Önemi her geçen gün artan lojistikte ülke olarak söz sahibi olabilmemiz için yetişmiş kaliteli ve sorumluluk sahibi insan kaynağına ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu ihtiyacı da Türkiye’deki önemli kurumların ve kurumsallaşmış firmaların önderliğinde oluşturulan okullarda yetiştirilen insan gücü ile karşılayabiliriz. Dönem, “Ne iş olursa yaparım” dönemi değildir. Branşlaşmak hatta uzmanlaşmak bir elzem durumuna gelmiştir. “Lojistik nefes gibidir, kesildiğinde hissedilir” ancak bu nefesi oluşturacak ciğerlere, eğitim kurumlarına ihtiyacımız bulunmakta. Bunu da oluşturmak bizim elimizde…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com