Dünya nüfusunun yarısı kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, bir ülkede medeniyetin ilerlemesine katkı sağlayan temel faktörlerden biridir. Üstelik bazı devletler ekonomik sistemde kadınlara pozitif ayrımcılık vermeye çalışsa da, sonunda yinede değişen bir şey yok. Türkiye’de de durum parlak değildir. Ülkemizde, her 100 kadından yalnızca 34’ünün iş gücüne dâhil oluyor. Ülkemiz, nüfusun yarısını oluşturan nitelikli insan kaynağı potansiyelini kullanamıyor.
Konuyu taşımacılık sektörü açısından ele aldığımızda daha vahim bir durum ortaya çıkıyor. Taşımacılık sektörü de yaşanan büyük ve hızlı değişimlere rağmen, geleneksel olarak “kadınlara yer olmayan” bir sektör olarak görülüyor. Böyle görülmesinin 3 temel nedeni olduğunu düşünüyorum.
Bunlardan birincisi, yöneticiler arasında hâkim olan önyargılar… Yani, kadınların (yoğun fiziksel gücün kullanıldığı, saatlerin esnek olduğu ) lojistik sektörüne uygun olmadıkları düşüncesidir.
İkinci neden, sektörde iş-özel yaşam dengesinin doğru bir şekilde kurulamamış olmasıdır. Bu sadece sektörün değil, aslında bütün çalışan kadınların problemidir. Anne olduktan sonra çalışmaya devam edip etmemek konusunda ara kalınıyor. Genellikle çoğu kariyerlerinden vazgeçiyorlar. Dolayısıyla Annelerin çalışma hayatında esneklik sağlanmalı. Evden çalışma ya da yarım gün çalışma olanağı olmalıdır.
Üçüncü neden ise, kadın rol modellerin olmamasıdır; Profesyonel anlamda yönetim kademesine kadar yükselen kadınların sayısı oldukça azdır. Bu tarz kadınları kurumsallaşmış ve genellikle yabancı şirketlerde görüyoruz. Sektörümüzde üst yönetici kadınların neredeyse tamamı görevi babalarından devralıyor.
Hâlbuki akademik araştırmalar, yönetimde kadınların olduğu şirketlerde, olmayanlara göre yüzde 7 daha fazla kârlılık elde ettiğini söylüyor. Bu tesadüf olamaz. Çünkü kadınların problemleri daha hızlı çözdüğü de araştırmalarda ortadadır. Hatta Kadın yöneticilerin erkek mevkidaşlarına göre üstün oldukları alanların başında duygusal zekâ gelmektedir. Dolayısıyla, taşımacılık sektöründe kadın istihdamının artması ile inovasyonun da artacağını inanıyorum.
Unutmayalım, bu sektör erkek kadın ayırt etmeksizin, istikrarlı, dinamik genç ruhlu ve organizasyon yetenekleri gelişmiş, müşteri ile iyi iletişim kurabilen, herkesin sektörüdür.
Taşımacılık sektörüne düşen görev de, şirketlerde kadın konusu, cinsiyet eşitliğini güçlendirecek uygulamaları yaygınlaştırmak ve zenginleştirmektir. Ayrıca, farklı platformlar ve toplantılar da bu konuların daha çok gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sektör de istatistiklerine ve çözüm için neler yapılabilir konusuna bugün özellikle girmedim.
İlerleyen yazılarımda, bu konuya ayrıntılı bir şekilde yer vereceğim.
Sefa Ezgin
E-mail: ezgin.efe@gmail.com