Döviz kurları yıllardır görmeye alışık olmadığımız bir şekilde 10 Ağustos Cuma gününden beri yükseliyor.
Fırtınaya açık denizde yakalanan kaptan misali hepimiz suların durulmasını bekliyoruz. Neredeyse her gün döviz kurları ile yatıp, döviz kurları ile kalkar hale geldik.
Türk parasının diğer paralar karşısında değer yitirmesi belki de en çok dış ticaret ve lojistik firmalarını etkiliyor.
İthalatçı maliyetini hesaplayamaz hale geldiğinden alımlarını durduruyor. Nasıl durdurmasın ki…
Örneğin; Yılbaşında dolar kuru 3.81 ve bu makinenin fiyatı da bir milyon dolar. Türk şirket, karşıdaki şirkete bir milyon dolar karşılığı 3,8 milyon lira ödüyor. Fakat aynı makine için bugün artık 6 milyon lira bulmak durumunda…
Bu koşullarda yatırımı büyütmek, hele hele yeni yatırımlara girişmek mümkün olabilir mi?
İthalatın durma noktasına gelmesi tabii en çok lojistik sektörünü etkiliyor. Bu etki domino taşı gibi ihracat/ithalat taşıma dengesini de bozuyor.
Denge bozulunca hem konteynerler, hem de TIR’lar, boş dönmek zorunda kalıyorlar. Çünkü maliyetler gidiş-geliş üzerinden hesaplanıyor.
Dolayısıyla, taşımacılar bu açığı kapatmak için ihracat taşımalarında navluna zam yapıyorlar.
Derinden hissedilen fırtınada taşımacılar ve ithalatçılar ne yapmalı?
Sanırım geminizin sağlam olduğunu umarak fırtınanın geçmesini beklemekten başka care bulunmuyor. Fırtına sonrası hasar kontrolü mutlaka yapılacaktır.
Daha sonra yeni rota oluşturma çalışmaları başlanılabilir.
Sefa Ezgin
E-mail: ezgin.efe@gmail.com