Türkiye, Kanada ve Peru tarafından 2012 yılında yapılan girişimler sonucu, 11 Ekim, “Dünya Kız Çocukları Günü” ilan edildi. Toplumsal cinsiyetçiliğin önlenmesi için önemli bir adım olan bu günde, sosyal bilincin artması adına gerek basılı ve görsel medyada gerekse sosyal medyada konu ile ilgili birçok çalışma yapıldı.
Kadın eğitimi geçmişi çok eskilere uzanan, Atatürk döneminde geliştirilen, günümüzde de üzerinde durulan bir konu. Bir dönem “ev idaresi” ile sınırlandırılan kadın eğitimi zaman içerisinde genişleyerek bugün her alanda kendini göstermekte. Eğitim istihdam imkanını, bu da ekonomik özgürlüğü beraberinde getirmekte. Ekonomik özgürlüğü ile beraber özgüvenini kazanan kadın, kendi ayaklarının üzerinde durmakta, meselenin kadın ya da erkek olması değil, birey olmaktan geçtiğini tüm dünyaya göstermektedir. Kadın hem çalışır, hem çocuk bakar, hem iyi bir eş olur… Güçlüdür. Ezilmez. Gücünü eğitiminden, işinden, özgürlüklerinden alır. Ama tüm bunları yaparken “insan” olduğunu unutur.
Sırtına yüklenen roller ile önce birey olduğunu unutur kadın. Yeri gelir evlat olur yeri gelir evin babası, yeri gelir eş olur yeri gelir anne, yeri gelir erkek olur yeri gelir kadın, yeri gelir hanım hanımcık derler işlerine gelmeyince de laflarıyla ezerler. Ha bir de her zaman güzel olmak zorundadır kadın, bakımlı, alımlı… Hasta olma lüksü yoktur mesela ya da üzgün olma. Daima ayakta, dinç tabiri caizse “iş görür” olacak kadın. En önemlisi ise namuslu olacak bir kere. Namus denilen şey her ne ise?
Yürekten mi geçer namus, bedenden mi? Hiç sorduk mu birbirimize? Neden namus denince akla hep kadınlar geliyor düşündük mü hiç? Aç gözünü artık. Yıllarca bizlere televizyonlarda, gazetelerde kadın figürleri cazibe merkezi olarak gösterildi. Millet olarak bundan zevk bile aldık. Hatta sırf bu yüzden kendi kadınlarımızı yargıladık. Gerek bedenen gerek zihnen namus cinayetleri işledik. Öldüremediklerimizi süründürdük millet olarak. Acımasızca dışladık. Hor gördük. Fişledik. Kadına hem ayaklarının üzerinde dur, kimseye muhtaç olma dedik hem de biraz kendine gelmeye başladı mı hoop orada dur dedik. Ne istediğimizi bilemedik. Arada kalmış nesiller yetiştirdik.
Anne olmayı unutturduk kadınlara. Milliyetçiydik oysa, moderndik. Atatürk nesliydik ama çok cahildik. Atatürk’ ün Türk toplumunda bir temel yapı olarak aileye büyük önem verdiğini bilemeyecek kadar cahildik.. “Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkıyla anlaşılır.” Diyen Atatürk’ü unutacak kadar cahildik.
Ey Atatürkçü geçinen modern Türk kadını! Kız çocuklarını iyi yetiştir. Fıtratındaki analığı öldürmeden de güçlü olmalarının mümkün olduğunu göster onlara. Önce kendinden başla. Başla ki cesaret alsınlar senden. Korkmamayı öğrensinler.
Geleceğin annelerine sevgiyle…
Hande Özgül
E-Mail: hand_et@hotmail.com