10 Ağustos Cuma günü başlayan dolar kurundaki sert yükseliş bütün sektörleri etkiledi. Kredi faizleri katlanan şirketler borçlarını geri ödeyemez hale geldi. Üzerine son günlerde iç piyasada ciddi bir nakit darlığı eklenmesi olaya tuz biber ekti.
Şimdi arka arkaya gelen konkordato (borç yapılandırma anlaşması ) haberlerini okuyoruz. Basına yalnızca Türkiye'nin genelince tanınmış firmalarla ilgili haberler yansıyor. Oysa küçük çaplı pek çok firmada birer birer konkordato talep ediyor.
Türkiye’nin gündeminde olan konkordato; likidite sıkıntısı olan borca batık şirketlere tanınmış bir kurtulma yoludur. İflas ertelemesi ortadan kalktığı için ödeme güçlüğü içine giren borçlular konkordato istemezlerse iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu durumu önlemek ve takiplerden korunmak için konkordatodan başka yol bulunmuyor.
Konkordato talebi ise ilgili mahkemeye başvuru ile başlıyor. Mahkeme borçlunun alacaklılarına 3 aylık bir geçici koruma süresi tanıyor. Yalnız, mahkeme konkordatonun başarılı olup olmayacağına başvurudan sonraki beş ay içinde karar vermesi gerekiyor. Karar süreci boyunca borçlu aleyhine, icra takibi, haciz, ihtiyati haciz kararı, e- haciz yapılamıyor.
Bu noktada dava mahkeme tarafından reddedilirse borçluya koruma tedbiri kalkıyor. Mahkeme borçlunun iflasına karar veriyor. Fakat bu ihtimal çok düşük oranda gerçekleşiyor. Genellikle karar olumlu yönde seyrediyor.
Mahkeme kararını konkordatonun başarıya ulaşması yönünde kullanıldığını varsayalım. Bu durumda borçlu firmaya konkordato komiseri atanıyor. Komiser, ödeme planı hazırlanması, alacaklılarla toplantı düzenleme, mahkemeye rapor sunma gibi pek çok sürecin yönetimi üstleniyor. Bununla birlikte, sürede genişliyor. Mahkeme 6 aya kadar uzatilma imkanı olan 1 yıllık kesin süre veriliyor. Böylelikle borçlu neredeyse toplamda 2 yıl korunmuş oluyor.
Konkordato süreci başlayan işletmeler 2 yıllık süre zarfı faiz ödemiyor, alacaklılar bir oranda alacaklarından vazgeçiyor. Hatta alacaklarının Türk Lirası’na çevrilmesi imkanı bile söz konusu oluyor. Bu nedenle konkordatonun borçluya büyük bir imkân sağladığının da altını çizmekte fayda var. Tabii, konkordatoya başvuran şirketlerin yarıdan fazlası tüm bu süre alınsa dahi kapanma riskiyle karşı karşıya olduğunun da belirtmek gerekiyor.
Son olarak lojistik sektöründe yıllardır hizmet veren Günaydın Group ve KSN Lojistik de konkordato ilan eden firmalar arasında yerini aldığını öğrendim.
Net bir rakam verilemese de, mahkemelere konkordato başvurusu yapan şirketlerin sayısının 3 bini aştığı tahmin ediliyor. Yılsonuna kadar bu sayının 7 bine kadar tırmanabileceği öngörülüyor. Enflasyondaki yükselişin süreceğini düşünürsek, 2019 da konkordatoların artacağı düşünüyorum.
Son söz: Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.
Sefa Ezgin
E-mail: ezgin.efe@gmail.com