Yeni bir yıl daha gelirken, eski yılın sıkıntılarımızı da alıp götürmesini temenni eder olduk. Yavaş yavaş geride bıraktığımız 2018 yılı, otobüs sektörü için çok zorlu bir yıl olarak tarihe geçti. Özellikle son aylarda kimse belini doğrultamaz oldu. Kurban Bayramı'ndan bu yana ekonomik sıkıntılar çığ gibi büyüdü.
Bu sıkıntılar tabii ki her alanda yaşandı ama bizim sektörü fena halde yerden yere vurdu. Hele ki kışın, bilhassa sektördeki bireysel otobüsçüler günden güne erimekteler demiştik. Biz hep bunları dile getiriyoruz. Ama sesimizi kimse duymuyor. Daha nasıl duyurabiliriz, bilmiyorum. Kazanmaktan ziyade bu sektörde artık zarar etmeye başladık.
Eskiden Mercedes-Benz yeni bir otobüs modeli çıkardığı zaman bütün firmalar sıraya girer, partiler halinde otobüs teslimatları yapılırdı. Oysa şimdi, değil otobüs almak, var olan otobüslerle hizmet verebilmek bile güçleşti. Mazot fiyatları aldı başını gitti. Otobüsçüler haliyle zorluk çekiyor. Ne kazanıyoruz, nasıl geçiniyoruz ki otobüs alabilelim!
İstanbul'da 3. Köprünün durumu da can yakıyor. Diğer taraftan yedek parçaya, servise, akaryakıta, ikramlara v.s. yapılan zamlarda sırtımızda bir kambur oldu. Otobüsçüler vergilerle boğuşmaktan önünü göremez hale geldi. Gelir-gider dengesi diye bir şey kalmadı. 3. Köprünün durumu ortadayken bir de Alibeyköy Otogarı durumu var. Bu sektör devlet desteği almadan ayakta durmaya çalışıyor. O zaman ayağımızı sağlam basmak zorundayız. Ekmek kapımızı kapatıp gidemeyiz.
Yaşadığımız haksız rekabetler sonucu yolcu sayısındaki düşüşler, otobüs firmalarını zora sokuyor. Ancak kim ne derse desin, karayolu yolcu taşımacılığı bu ülke için fazlasıyla önemli. Dar gelirli vatandaşın yegâne tercihi, yakın iller için adeta bir kurtarıcı olan bu sektöre gereken destek sağlanmalı. Bu sektörden kazanarak evine ekmek götürmeye çalışan insanların da hiçbir zaman unutulmaması gerekiyor.
Vesselam…
İrfan Kalkan
E-Mail : istozkaymak@gmail.com