Hayatta anlamlı olan şeyleri “Elbet bir gün yaparım” diyerek erteleriz. Hatta öyle ki, sevmeyi bile ertelediğimiz zamanlar olur. Kafamızdaki yapmak istediklerimizi eyleme dönüştürmede zaman zaman zorluk çekiyor olabiliriz. Sabahları erken kalkıp işe gitmeden önce bir spor yapmak mesela…
Bunun için spor eşyalarınızı, ayakkabılarınızı hatta dışarıda imkânımız yoksa koşu bantını da almış olabiliriz. Her şey tamam ancak bunu fiiliyata dönüştürmek bir içsel enerji gerekli. Kendi kendimize şöyle deriz “Şöyle bir dursun yarın başlarım” ancak yarın olur herhangi bir sebeple yapamayız, o zaman en tehlikeli cümleyi kurarız “ bir gün yaparım”.
İşte o zaman Siz de “Bir Gün Adası” sakinlerinden biri olursunuz. Vazgeçme, erteleme, üşenme üçlemi teknemizi Bir Gün Adası’na götürmeyecek etkin ve etkili esen rüzgarlardan biridir. Bir alışkanlığın yerleşebilmesi için bazı kaynaklara göre 20, bazı kaynaklara göre ise 40 gün yeterli olmaktadır. Dolayısıyla ilk 20 gün bizim için en kritik süredir.
Önümüzde odaklandığımız veya odaklanmak istediğimiz eylemden bizi vazgeçirmek isteyen kişi, olay ve ortamlar ile karşılaşırız. “Vazgeç, biraz ertele, kendine bu kadar eziyet etme, biraz kendini dinlendir” şeklinde diyaloglarla yüz yüze gelebiliriz. Bir de suyun en kısa yoldan akmayı tercih etmesi misali gibi bizler de üşenerek en kestirme yoldan gitmek isteyebiliriz. Böylece vazgeçmenin geçici rahatlığını yaşamayı arzulayabiliriz. Sonra yaptığımız veya yapmak istediğimiz işten uzaklaşınca da yaptığımız iş bize zor gelir ve konu ile yabancılaşırız.
Yapmak isteğimiz eyleme başlamış ve bir süre devam ettirmiş olabiliriz. İşte bu aşamada bir kırılma noktası diyebileceğimiz kritik evreden geçeriz. Bu evreler hemen hemen bütün faaliyetlerde kendini gösterir. Bu evreye geldiğinizde biliniz ki, çok büyük aşamaları aşmışsınız. Normal gösterdiğiniz performansınızdan bir tık daha yukarı performans göstererek bu evreyi çok rahatlıkla aşabilirsiniz. Buna emin olun.
Vazgeçmemek, ertelememek ve üşenmemek için kendinizden ve gelecekten umudunuzun da olması gereklidir. Eğer kendinizden ve geleceğinizden umudunuzu keserseniz, o zaman yaşam enerjiniz biter. Gün olur bir umudunuz boşa çıkabilir, bir beklentiniz gerçekleşmeyebilir. O zaman Aytmatov’un şu sözünü hatırlayın: “Bir dal kırılmış ne çıkar, yeter ki çınarın gövdesi sağlam kalsın” Önemli olan hedeflerden vazgeçmemek, ertelememek ve vazgeçmemektir.
Herkes mutlu ve rahat olabilir. Ama mutlu ve rahat olarak Dünyada iyi bir şey yapılamaz. Mutlu ve rahat olduğu için büyük bir şey başaran kimse yoktur. Önemli olan; kendimize gerçekçi hedefler koyarak, sabrederek, kafada bitirmek ve harekete geçmektir. Yolunuzun Bir gün Adası’na düşmemesi, yapmak istediklerinizi “Yarın”a bırakmamanız dileğiyle…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com