Karayolu yolcu taşıma sektörünün mensupları olarak ne ata biniyoruz, ne de kılıcı kuşanabiliyoruz. Kazandıklarımızı ise yok bir ego yüzünden kaybediyoruz. Kaybetmeye de devam edeceğiz bilesiniz!..
Malumunuzu Türkiye’de otobüs taşımacılık tarihi 1926 olarak kabul edilir. O tarihten günümüze kadar da hiçbir destek ve teşvik almadan kendi öz kaynakları ile büyüyerek günümüze kadar gelen bir sektörüz. İyi paralar kazandık. Geçmiş dönemde yaz sezonunda 3 ay iş yapıp, yılın geriye kalan aylarını kurtardık. Şimdi ise muhasebesini yapamayan bir sektörüz. Böylede devam edeceğiz.
Yıllar önce birbirimizin yardımına koşarken, günümüz de tabiri caizse menfaatçiler gibi davranmaya başladık. Biraz yolcuyu bulduğumuz zaman tavan yaparız!... Yolcu biraz seyrekleşince de fiyatlarımızı tabanın dibine vuruyoruz. Bu da acımasız bir fiyat rekabeti anlamına gelir ki, bu da diğerlerinin bir adım daha batmasına bizim de günü toparlayarak kurtarmamız anlamına gelir.
Bu işler geçmiş dönemde nasıl olurdu biliyor musunuz? Sektör mensupları bir araya gelir, bilet fiyatları konusunda makul kararlar alırlar ve kimse kimsenin batmasını istemezdi!.. Sektörde artık öyle bir düzen yok. Her zaman diyorum ya bu sektörün bir çobana ihtiyacı var diye, haksız da değilim. Bir araya gelemiyoruz. Fiyat fiyatlarındaki rekabeti önleyecek kurum, Bakanlıktır. Burada tam bir denetim yapacak. Tavan ve taban fiyatı koyacak. Bizlerde buna uyacağız veya uymayacağız!.. Uymazsak da ceza yiyeceğiz.
Diğer bir konu da bölgesel birleşmelerin olması yönündedir. Eğer birleşmeler olmaz ise, teker teker yok olacağız. İnternet üzerinden biletimizi satanlarda bize yardımcı olacak. Kendi kaybettiklerini de göz önüne alacak. Rekabetin onlara da zarar verdiğini düşünüp, muhasebelerini yaparak, rekabet yapan firmaları sistemlerinden çıkaracaklar. En mantıklı yol bence budur. Çünkü insanoğlu kaybedince anlar, elindekinin değerini vesselam.
Hayrettin Yağız
E-mail: avemreyagiz@outlook.com