Ahmet Tekin
Ahmet Tekin

Lojistik anıları ve 90’lı yılar…

15-01-2015 20:38 6447 kez okundu.

Karaköy’de Salı Pazarı gümrüğü… Salı Pazarı Gümrüğü, Ambarlar desem kaç kişi hatırlar? TIR tescil odası… İzbe, küçük bir odaydı!.. Her zaman loş, hafif nem kokuluydu… Körebe oyunundaymışız gibi girerdik odaya… Arkasında umursamaz bakışlı, bezgin memurların olduğu derme çatma bir bank, bir masa, bir ufak oda, toplasan en fazla 20 m2 bir alandaydı gümrük TIR tescil odası.

Birde işlem yapmaya gelen TIR tescil elemanı, gümrük komisyoncusu bir sürü insanın bu odaya doluştuğunu düşünebiliyor musunuz? Kucağımızda onlarca TIR karnesi, evrak ve çantalarla girerdik içeri. Hepsi lazımdı, hepside gerekliydi. Çantamızda, zımba, delgeç, karbon kâğıdı, boş manifesto, sabit kalem ve daha bir sürü şey olmak zorundaydı. Bilgisayar yok.. Cep telefonu yok… Bu yüzden her şeyimizi yanımıza alarak çıkardık ofisten. Koca, ağır çantalar bir parçamız gibiydi.

Bu daracık alana bir kayıt memurunun, bir TIR kapama memurunun olduğu bir banko, tescil memurunun olduğu bir masa ve arkasında müdür muavinin olduğu bir odacık vardı. Hele yılbaşı, bayram ve diğer tatil öncesi günlerde tam bir curcuna yaşanıyordu. O zamanlar odada nefes almak bile zordu. Sigara yasağı da yok. Memurlardan sigara içen varsa birde dumanı düşünün. İthalatta ilk durağımız burasıydı. Müdür muavininden havale alır, öyle geçerdik tescile.

TIR karnemizi, kopyalarını, manifestomuzu ve ekli evrak kopyalarını yani bağırsaklarını set yapar karnenin arasında verirdik tescil memuruna!.. Memur inceler, imzalanacak yerlere imza atar bizde kaşeleri vururduk. Memurun kaşesini tabii ki!.. İş çok ve yoğun olduğundan kaşeyle vakit kaybetmesin diye kendiliğinden oluşmuş bir kuraldı. O imzalar biz kaşelerdik. Kaşede tek değil, memurun isim ve sicilinin yazdığı kaşe, tarih ve numaratör ayrı ayrı basılması gerekiyordu. Muayene memuru imzalar, biz kaşelerdik. Kolcu imzalar, biz kaşelerdik. Müdür muavini imzalar, biz kaşelerdik. Ambar memuru imzalar, biz kaşelerdik. Bu her işlemde, her karnede böyle sürer giderdi.

TIR tescil geçilmesi gereken en önemli köprüydü. Her işimizi orada hallederdik hemen, hemen. Bu yüzden en havalı memur TIR tescil memuruydu. Bu yüzden en cevval ve açıkgöz personel yapardı o işleri. Hem evrak kontrol edeceksin, hem hata yakalayacaksın, hem işlemin düzgün devam etmesini sağlayacaksın. Kolay değil!.. Genelde o memurlar mevzuatı en iyi bilen memurlardı. Hatayı yakalar ve gereğini yapardı!.. Sonra kayıt… Sonra ambar havalesi… Sonra muayene memuru, kolcudan izin ve ambarda TIR açma… Ambarlar denize yakın konumdaydı. Sanırım Galataport projesi dersek daha çok kişi hatırlar. TIR’ını boşaltması için ambar memuru, işçi ve forklift kovalama, onları yakaladıktan sonra şoförle birlikte gerekirse TIR açma!.. TIR’ın üstüne çıkıp mal sayma, mal ayırma!.. Gerekirse yeri geldiğinde şoför kardeşinle kolileri taşıma, babaları sökme, çatı açma… Havada sıcaksa hele birde başka TIR’ların varsa, hele birkaçı tescilde, birkaçı ambardaysa, hele değişik ambarlardaysa, hele birde koşturmaktan bitap düşmüşsen… Dudakların kurumuş, miden kazınmış ve işlerin hala çoksa… Su isteğine baskın çıkmışsa çalışma ve işleri yetiştirme hırsın vay anam vay!..

Zemberek sınırda dikkat üst düzeyde ve enerji son limitindedir. Gün boyu aynı gümrük odasına 10’larca kez girip çıktığın olurdu. Ambar ve tescil binasının bir birine yakın olduğunu sanmayın sakın!.. Nerden baksanız 2-3 km lik bir alandan bahsediyorum. Bu alanı sabahtan akşama kadar 10’larca kez dolanırdık. Şimdi 20 kilo fazlası olan göbeğimin o günlerde esamesi yoktu!.. O koşturmada o göbeğin yaşama şansı milyonda sıfırdı zaten…

Her işlemini bitirip yolladığın TIR senin için bir rahatlama sağlasa da yerini çok geçmeden başka bir TIR aldığından bunun zevkini asla süremezdin!.. Sonra alaca karanlığın çöktüğünü hissedince anlarsın akşam olduğunu. Ufak çay ocağından aldığın bir bardak çayla derdinki;  “Bu günlük tamam... Mesai tamam!..”

İşler hala bitmemiştir büyük ihtimalle… Yarına yeni TIR’ların, yeni evrakların ve yeni koşturmaların olabilir. O tatlı yorgunluk “boş yere sevinme , yarın yine omuzlarındayım” der hep. Ama o yorgunluk 20 yılda geçse unutulmaz!.. Sen unutsan, anıların izin vermez!.. Yaşamak lazım. Hayatı, mesleği öğrenebilmek için bazı şeyleri yaşamak lazım. Yaşadıklarını da paylaşmak!.. Daha paylaşacak çok şeyimiz var diye düşünüyorum. Allah izin verdikçe anlatacağız. Umarım sizde paylaşmak için bir gün adım atarsınız.

Ahmet Tekin
Tüm Lojistik Çalışanları Birliği
E- mail: sansalahmettekin@gmail.com
Tel: 0533 690 60 27
https://www.facebook.com/#!/groups/509359522513159/?fref=ts