İşimizi, para kazanmak için yaptığımız açıktır. Ancak, aynı kabiliyete sahip iki kişiyi aynı işte çalıştırdığınızda iki kişinin işe bakışı, iş yapış metotları ve işe sahiplenme derecesinin farklı olduğunu görürüz. İşte buradaki fark yaratan unsur “Motivasyon”dur. Çin Atasözü şöyle der; Birisini bir şey yapmaya zorlayabilirsiniz ama o kişiyi bu şeyi yapmak istemeye kesinlikle zorlayamazsınız. O halde motivasyonu, “İstemek” ve/veya “İçimizden gelen arzu” ile gelen bir güç, bir kudret olarak tanımlayabiliriz.
İşletme, çalışanından maksimum verim alabilmesi için, çalışanının içinden gelen o gücü harekete geçirmelidir. İşletme verimliliğinde artış sağlanması, fark yaratacak hamleler yapılması ve diğer şirketlerle rekabet etme gücü oluşturulması, çalışanların motive edilmesine bağlıdır.
Çalışanların işe girdikleri zamandaki motivasyonu ile çalışma hayatının ileriki zamanlardaki motivasyonu arasında bir farklılık oluşmaktadır. Bu farklılığın nedenlerini; işe girmeden önceki göreve bakışı ile işe girdikten sonraki karşılaştığı durum (ne umuyordu, ne ile karşılaştı), iş tatminini sağlayamama, aidiyet duygusunun yerleşememiş/ yerleştirilmemiş olması, gösterilen performansa göre yönetimden beklenen takdir ve övgüyü alamama/ bulamama, olarak sıralayabiliriz.
Bunun yanında, insanın yapısı gereği sürekli aynı motivasyon düzeyi ile çalışması imkansız gibidir. Ancak biz yöneticiler olarak, çalışanlarımızı en yüksek performans ile çalışmalarını sağlamak amacımız olmalıdır. İşte bu aşamada, yöneticinin hangi motivasyon araçlarını ve ne zaman kullanması gerektiğini bilmesi durumundadır.
Öyle ki, her insanı aynı motivasyon aracı ile motive etmek mümkün değildir. Yönetici, gerçek yöneticiliğini hassas dengeleri ile birlikte burada gösterecektir. Çalışanının hangi motivasyon araçları ile motive edileceğini; günlük çalışma saatleri içerisindeki görüşmelerde, çay saati toplantılarında, mülakatlar ile, anketler aracılığıyla veya doğrudan sormak suretiyle öğrenebilir. Ancak bunu çalışana hissettirmeden öğrenmek, makbul olanı olacaktır.
Her yönetici, çalışanları ile motivasyon araçlarını en düşük düzeyden en yüksek düzeye, dozajı artırmak suretiyle yapması kendisi ve çalışan açısından önemlidir. Çalışma yıllarının ilk başlarında üst yönetimden alacağı bir taltif yazısından sonra, ileriki yıllarda alacağı orta düzey yöneticiden alacağı teşekkür yazısı ile motive olamayacaktır.
Eğer bu çabaların sonucunda çalışanı motive edemiyorsak, kendisine öncelikle iç motivasyonunu (şevklenme) sağlamasına yardımcı olmalıyız. Bir başka değişle, kendi kendini motive etmesini sağlamalıyız. Peki, çalışan kendi kendini nasıl motive edecek? Birincisi, kendisini tanıması ile, ikincisi ise bakış açısını değiştirmesi suretiyle. Kendini tanıma aşamasında; kendisinin güçlü ve zayıf yönlerini belirleyerek, en sevdiği ve en sevmediği şeyleri tanımlayarak sınırlarını çizecektir. Bakış açısını değiştirme aşamasında ise; hayata güzel bakmak, şikâyet etmemek, her şeyin bir nedeni olduğunu düşünmek ve bizim başımıza gelen her şeyin sonucunun bizim için olumlu olduğunu kendisine bir düşünce biçimi olarak kabul ettirmek suretiyle. İnsan her şeyin olumlu tarafından bakmayı bir yaşam felsefesi olarak benimserse, en küçük şeylerde dahi motive olmasını bilir.
Çalışanımız ile dirsek temasında, samimiyet/ içtenlik ortamında mesaide bulunmak bizi her zaman daha iyiye götürecektir. "Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa, orada itaat ve itimat, itaat ve itimadın olduğu yerde disiplin, disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır." M.K. ATATÜRK
İlhan Kılınç
Yönetici / Lojistik
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com