Malum yaz ayı tatil ayıdır. Ben de yaz tatilimi memleketim olan Trabzon'un Köprübaşı ilçesinde geçirmekteyim. Burası Köprübaşı ve burada rütbeler sökülüyor. İster başkan ol, istersen profesör hiç fark etmiyor!.. Sokuyorlar finduk bahçesine çalışmaya devam. Ha bu arada finduklari yemek yasak!..
Bizde mısır patlatıp, çay sefası ile günümüzü gün ediyoruz dostlarımızla!.. Çayı demliyorum, kokusunu alan başkanlar anında bahçede!. Hani derler ya gönül ne çay ister, ne kahve. Gönül sohbet ister çay-kahve bahane diye. İstanbul'dan uzağım ama gelişmeleri de yakından izliyorum. Değerli hemşerim, kadim dostum İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci'ye de ayrıca teşekkür ederim. Artık İETT'nin filoları güneş enerjisi ile çalışacak. Ülkemiz ekonomisi adına önemli bir projedir ve bu projede yer alan tüm ekibe de Göksal Purtuloğlu olarak ayrı ayrı teşekkür ederim. Tatil sonrası kaldığımız yerden tekrar başlayacağız. Köprübaşı'ndan başta okuyucularım olmak üzere tüm dostlarıma kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. Bize her yer Trabzon'dur ve sizi Temel ve Dursun ile başbaşa bırakıyorum. Bakın Amerika'yı nasıl keşfetmişler hep birlikte öğrenelim:
Kâşif Temel ile Dursun Amerika'yı keşfe çıkmış ve içerilere doğru ilerlemekte, geceleri de kamp kurmaktadırlar.
Bir sabah çadırdan dışarı çıkan Dursun, hemen geri dönüp Temel'e seslenir:
-"Kalk ula Temel, kalk!" der,
-"Dışarıda tuhaf adamlar var."
Fırlayıp dışarı çıkan Temel dışarıdaki Kızılderilileri görünce:
-"Ben şimdi hallederim" der ve içeriden sazını alarak geri döner.
Atlarının üstündeki Kızılderililere doğru sazını bir iki dımbırdatır ve korkan Kızılderililer kaçar.
Hayran kalan Dursun:
-"Ula Temel, bravo" der "bir tek saz ile hallettin işi.
Bunun anısına buranın adı bundan sonra:
- "Teksaz" olsun."
Devam ederler ilerlemeye ve bir kamp sabahı yine Dursun aceleyle Temel'i kaldırır:
- "Ula Temel, bu sefer başkaları geldi."
Gelenlere bakan Temel düşünür ve:
- "Akşam fasulye yemiştik, ben şimdi hallederim onları" diyerek yeni misafirlerin karşısına geçip poposunu döner ve gürültüyle yellenir. Sesten ürken atlar ve telaşa kapılan Kızılderililer hemen kaçar.
Dursun yine hayran hayran bakar:
-"Ula Temel, sana helal olsun. Senin gibi büyük bir Laz, bir tek Gaz ile bu işi de halletti.
Bari buranın adı da bundan sonra:
- "Laz Vegaz" olsun.
"Başka bir sabah, başka bir yerde yine aynı telaş ile Dursun Temel'i kaldırır.
Dışarı çıkan Temel, Teksaz'da gördüğü Kızılderililerinin geldiğini görünce sevinir ve içeriden sazını alıp kendinden emin geri döner.
Geçer karşılarına ve başlar çalmaya:
-"Dımbır dımbır."
Bu sefer hareket olmaz ve Temel tekrar dener:
-"Dımbır dımbır. dımbır da dımbır."
Kaçan olmaz.
En öndeki iki Kızılderili birbirine bakar ve biri atından inip Temel'in yanına gider. Temel'in elinden sazını aldığı gibi Temel'in .....Dönüp atına atlar ve bütün Kızılderililer çekip giderler.
Temel acı içinde kaskatı iken Dursun büyümüş gözleri ile Temel'in poposundaki saza bakarak konuşur:
-"Ula Temel, büyük adamsın. Bu sefer biraz zor oldu ama yine halletmeyi bildin." der.
-"Bari buranın adı da bundan sonra "Arkansaz" olsun."
Göksal Purtuloğlu
Cep: (0533) 422 22 77
E-Mail: purtuloglu_61@hotmail.com