Yeni bir yıla girmenin umutlarını beslediğimiz bu günlerde YENİ YIL, bazılarımıza göre bir yıl daha yaşlandığımız, bazılarımıza göre okul, proje ve yatırımlarımız gibi çalışmalarımızın sonuna bir adım daha yaklaştığımız, bazılarımıza göre ise çalışma hayatımızın sonuna geldiğimiz veya sonuna ramak kaldığımız anlamına gelmekte…
Her ne şekilde olursa olsun, her geçen bir gün, bir ay, bir yıl ömrümüzden gidiyor, akıp geçiyor hayatımız... Zaman, okul yıllarında sanki hiç geçmiyormuş gibi geliyordu bize, veya çalışma hayatımızdaki hiç bulunmak istemediğimiz ortamlardaki geçirdiğimiz zaman veya askerlik görevi esnasındaki gece nöbetleri hiç de kolay geçmezdi... Ancak, güzel geçirdiğimiz zamanların bize daha kolay ve su gibi akıp gittiğine şahit oluruz.
Aslında zaman, aynı zaman, herkese aynı… Ancak, kimimize göre hızlı akarken, kimimize göre zor geçer. Buradan zamanın, içerisinde bulunduğumuz andan keyif almamızla doğru orantılı olduğunu anlıyoruz. Hayatı keyifli hale getirmemiz ise tamamen bizim elimizde. Kendi çapımızda küçük şeylerden keyif almasını bilmeliyiz. Çünkü hiçbir şeyin sonu yok bu hayatta… İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı…
Hal böyle olunca insan öncelikle kendisi ile barışık olmak durumunda… Geçen iki hafta önce lojistik ile ilgili bir koordinasyon toplantısına katıldım. Toplantıya daha sonradan mülaki olması icap eden beş kişi, toplantının yapıldığı salona girdi. Bunlardan üçü bizlere güler bir yüzle “Hoş geldiniz” diyerek yerine oturdu, diğer iki kişi ise doğrudan yerine oturarak önündeki çalışma kağıtları ile ilgilendi. O an şöyle bir düşündüm: “Kendisi ile bile barışık olmayan bu iki arkadaşımızın toplantıya katkısı ne olabilir ki?” nitekim, yanılmadım, ağızlarından herhangi bir kelime çıkmadan toplantı sona erdi.
Zaman, kendisi ile barışık olana, hayata pozitif bakmayı bilene keyifli geçer. Kendimiz ile barışık olmalıyız ki, etrafımıza olumlu hava verelim, onları da bu pozitif havaya sokalım.
Elbette hayat, her daim güzelliklerle geçmez. Denizler bile bir durgun, bir fırtınalı geçer. Ancak önemli olan, bu fırtınalı günlerde gemiyi rotasında seyrettirmek ve salimen varacağı limana ulaştırmaktır. Durgun denizde tabiri caiz ise, herkes seyir yapar, gerçek denizcilik bu fırtınalı günlerde kendini gösterir. Gerçek yöneticilik de bu zor günlerde kendini gösterir; Personel yönetiminde, bütçe yönetiminde, süreç yönetiminde, zaman yönetiminde, planlamada, programlamada…
2016 yılı geldi.... Çok değil, 2000 yılını düşünün, o yıllarda “2020 yılı denildiğinde”, ne kadar uzak gelirdi bize.. fazla değil 4 yıl sonra ömrümüz yeterse 2020 yılına gireceğiz… Yaşamımızı kaliteli, keyifli ve konforlu geçirmek için öncelikle kendimiz ile barışık olalım ki, hayata bakışımız pozitif olsun, 2016 yılımız kutlu olsun…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com