İşin esasını, kapsamını, mahiyetini ve niteliğini anlamadan eleştiri yapmak daha kolayımıza gelir. Çünkü bu, yapılacak en kolay şeydir. Uğraşarak, bir emek harcayarak uzun bir çalışma süresinden sonra düşünüp iyisini bulmak o kadar da kolay gelmez bazılarımıza…
Eleştirmeyi her fırsatta yapmakla birlikte eleştirilere çok açık bir toplum değiliz. Eleştirilerimizi her fırsatta yaptığımızda bunun yeri ve zamanını kaçırıyor olmamız kuvvetle muhtemeldir. Belki bu nedenle eleştiriye açık bir toplum değiliz. O nedenle eleştirilerimizi yerinde ve yapıcı yönde yapmadığımız için faydalarını da göremiyoruz.
Aslında bu konunun, daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere hayata pozitif bakmakla ilgili olduğunu değerlendiriyorum. Çevremize bakarsak, sürekli eleştiri üretme çabasında olan insanların öncelikle kendileri ile barışık olmadıklarını, içinden çalışma hevesinin gelmediğini göreceksiniz. Bu insanlar kendilerini ne kadar yorduklarının hiç de farkında değillerdir. En değerli şey olan “Zaman”larını gereksiz yere eleştiri üreterek kullanarak aynı zamanda üretkenliklerini de yitirdiklerini anlayamazlar.
Çalışma hayatında şunu görürüz. Yönetici bir iş talimatı verir, mahiyetindeki çalışan bir iş yapış sürecini hiç değerlendirmeden hemen orada “Bu iş yapılamaz” veya yapılamayacağı mesajını beden dili ile kesin ve önyargı ile hüküm verir. Çalışma hayatımda bu konuya çok dikkat etmişimdir. Yöneticimden aldığım direktifin uygulanabilirliği olmaza dahi, bunun uygulanabilir olmadığını o anda ifade etmem. Yerime geçer, belki kaçırdığım noktalar olabilir düşüncesiyle bu konuyu enine boyuna tekrar çalışırım. Sonra yönetime bu konunun uygulanabilir olmadığını gerekçeleri ile birlikte izah ederim.
Çalışmaya gönlü olan insan hemen ilk etapta eleştiride bulunmaz, anlamaya çalışır. Her hareketin, her hatanın bir sebebi olduğunu düşünür. Zaten amaç da, bu sebebin bulunması ve giderilmesidir. Bahsettiğimiz bu düşüncedeki insanların yapmış oldukları eleştiriler de “Yapıcı yönde eleştiri”lerdir.
Dünyada olumlu, yapıcı, faydalı ve yerinde bir tek eleştiri vardır. O da nefsimizi, kendi kendimizi eleştirmektir. Bunu içtenlikle yapabiliyorsak ve başkalarının da haklı olduklarını anlayacak kadar karşımızdaki kişi veya kişilere dürüst davranabiliyorsak, o zaman geleceğe daha güvenle bakabiliriz. Çünkü biz onları anlamaya çalıştıkça onlar da bizi anlamaya çalışırlar.
Eleştiride bulunmamak, her şeye susmak, her şeyi kötü de olsa olduğu gibi kabul etmek anlamına gelmemelidir. Ancak yanlış bir şeyi düzeltmek için eleştiri en iyi yol değildir. Daha az eleştiri ile hangi kazanımları sağlarız?
- Önce kendimize bakma fırsatı buluruz,
- Zamanımızı daha etkin kullanarak, üretkenliğimizi artırabiliriz,
- Kendimizi daha az yormuş oluruz,
- Çalışan insanların çalışma azimlerini kırmamış oluruz,
- Çevremize pozitif hava yaratmış oluruz. Bu aynı zamanda insanların bize bakış açılarını da olumlu yönde etkiler,
- Dost, arkadaş ve yakınlarımızı kaybettiğimiz gibi, durduk yere düşman da kazanmamış oluruz. O halde yapmamız gereken; gerektiği yerde ve yapıcı yöndeki eleştirileri, daha çok çalışmanın önündeki engelleri kaldırmak için yapmak amacımız olmalıdır. Esenlik dileklerimle…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com