Doğduğumuz zamana dönelim… Güzel, karanlık ve sıcak bir yerden, ışıklar altında insanlar arasına… Sıvı bir ortamdan, hava ve boşluğa…. Herhangi bir anlam sunmayan bir boşluk bu… Gerçi bu durum bu noktada çok da ilgilendirmiyor... Bu aşamada hayatımızı anlamlandıran tek şey karnımızın doyması… Onun dışında insanların bize bakarak seyretmesi ve komik sesler çıkarmasının bize göre hiçbir anlamı bulunmamakta…
Yavaş yavaş büyüdükçe artık hayatımızdaki şeylerin anlamları doğal olarak gelişir ve bu anlamlar bize acı ya da mutluluk vermesine göre şekillenir. Şu an bizler de bunların neler olduğunun, acı verenleri hoşa giden şeylerle değiştirmek istediğimizin farkındayız. Bunları yaşadıkça ve yaşımız ilerledikçe anlam dünyamız daha çok gelişir ve buna bağlı olarak karmaşıklaşır. Yaşadığımız aynı olayın, farklı zaman ve mekânlarda olması ile aynı sonucu almadığımızı görürüz. İşte bunun içindir ki, kendimize veya karşımızdaki kişiye yönelttiğimiz “Hayatınızı anlamlı kılan nedir?” sorusuna cevap almak bu denli zorlaşır.
Yaşadıklarımızı üst üste koyarak, karmaşıklıklara karşın şekillendirdiğimiz “Anlam” listemize yavaş yavaş yenilerini eklediğimizi görürüz. Başka bir deyişle, bizim için anlamı olan, önem verdiğimiz şeylerin listesini oluştururuz ki bu da hayatımızın ta kendisidir. Listemizde “İyi bir çalışan olmak” var ise, işimize o kadar çok önem verir, “İyi ilişkiler kurmak” var ise, eşimize o kadar çok önem veririz.
Hayatımızda yaşadığımız olaylarla birlikte sorumluluklarımız da doğal olarak artar. Şu andaki anlam listemize baktığımızda acaba dört yaşında bu listenin neresindeydik? Biz liste başındaki lokomotif olarak arkamızdaki vagonlara hep yenisini ekler veya vagonların yerini değiştiririz. Ancak başka bir şey daha var…. Hayatın başka planları… Ne kadar işe zamanında gitmek istesek de, bazen gecikiriz, ne kadar çok sevilmeyi istesek de bazen sevilmeyiz, unutuluruz, göz ardı ediliriz, bu da bizi üzer, anlam listemizi gözden geçirmek durumunda kalırız. Listemiz ne kadar uzun ise, hayatın başka planlarının buna değme olasılığı bu oranda artar. Dolayısıyla önem verdiğimiz ve bizim için önemli olan her şeyin canımızı yakma potansiyeli olduğunu düşünürsek, listemiz arttıkça canımızın sıkılayacağı hatta acıyacağı aşikârdır.
Kanser hastalığına yakalanan ve çok kısa bir sürede vefat eden bir arkadaşımız, bize listemize tekrar geri dönmemizi sağlar. Çünkü daha önce bize önemli görünen bir şey, yaşadıklarımızla birden önemsiz hale gelebilir. O halde, anlam listemizi uzun ve çok ayrıntılı oluşturmamızdan öte, hayatımızı eziyet haline getirmeyecek ancak temel insanlık kuramlarını kapsayan listeler oluşturmamız, hayatımızı daha anlamlı hale getireceği açıktır. Sonuç olarak, listemizin uzun olması, hayatımızın daha anlamlı olacağı anlamına gelmemektir. Hayatınızın, kısa listeli ama uzun ve sağlıklı geçmesi dileğiyle…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com