Orta yaşlı bir kadın trafik kazası geçirmiş, belkemiği zedelenmişti. Doktor uzun zaman düz bir tahta üzerinde yatması gerektiğini söylemiş, dayanılmayacak kadar kuvvetli olan ağrıları için de bir süre morfin enjeksiyon tedavisi vermişti. Pek fazla olmamakla beraber arada uyku hapı almasına da izin vardı.
Bir gün bütün bir kutuyu alıp artık çekilmez hayata son vermek isterken tam o anda hastane ekibi odasına girdi. Kutuyu elinden aldılar, fakat kimse onu artık ikna edemiyordu. Kadın bugün olmasa bile, yarın aynı şeyi yapmaya kararlıydı.
Herkes ona intiharın fenalığından bahsediyor, uzun moral dersleri veriyor, biraz daha sabrederse, her şeyin düzeleceğinden bahsediyordu. O sırada küçük kız içeri girdi, odadakileri dışarı çıkardı, annesinin yanına yaklaştı ve “Benim sana olan ihtiyacımı düşünmüyorsun, onlar hepsi sensiz yapabilir, fakat ben sana muhtacım,” dedi.
Ve kadıncağız tedavisine katlanmaya karar verir. Küçük kız annesine tesir etmesini ve ona istediğini yaptırmasını bilmiştir. İster özel ister iş hayatımızda olsun, mahiyetimizdeki insanları, bir şeyin yapılması için harekete geçirmek zorundayız. Zamanımız endüstri, işyeri ve iş çağıdır. Hepimizin beraber çalıştığı veya çalıştırdığı birçok insan vardır. Bunlardan ne kadar iyi verim alırsak, hem kendimizin, hem kurumumuzun/şirketimizin hem de ülkemizin üretimini arttırmış oluruz.
Küçük kız örneğini incelediğimizde; küçük kız annesinde yeniden bir arzu, bir yaşama arzusu uyandırabildiğini ve onu kurtarmayı başardığını görürüz. Bu nedenle, iş yaptırma sanatının birinci kuralı; karşı tarafta o işi yapmak, onu harekete geçirmek veya davranışta bulundurmak için bir arzu uyandırmaktır. İngiliz bir atasözü “Atı suya götürürsünüz, fakat ona zorla su içirtemezsiniz” der. At ister içer, istemezse içmez. Mesele onda su içme arzusunu yaratmaktır, bunu zorlamakla yapamayız.
Üzerine büyük bir iş alan bir müteahhit 20 kadar işçiye düz bir arazide derin ve uzun bir kanal açtırıyordu. Kanal açılıp bittikten sonra işçilerin başındaki formene çıkarılan topraklarla kazılan kanalların doldurulmasını söylemiştir. Biraz sonra işçiler müteahhidin şantiyesi önüne geldiler, bu işe devam edemeyeceklerini ve artık böyle bir işte çalışmak istemediklerini bildirdiler. Müteahhit şaşırır, çünkü verdiği ücret o civardaki en yüksek ücrettir. Yalnız onlara işin ne için yapıldığını, amacı söylenmemiştir. Açılan kanal o civardan geçen eski bir boru hattının bulunması için açılıyordu ve güneye doğru çekilerek yeni bir hattın bağlanacağı en uygun yer aranıyordu. Ancak, işçilere bu önceden anlatılmamıştı.
İş yaptırma sanatının ikinci kuralı da iş yapacak adama o işin amacını, alınması beklenilen sonucu önceden ve iyice anlatılmasıdır. Kodak fabrikalarının kurucusu Eastmen, Afrika’da çekmiş olduğu filmlerin sunumunu yapıyordu. Sunuma katılan misafirlerden biri; “Allah aşkına bu kadar tehlikeli bir işi nasıl başardınız” diye sorar. Eastman: “makinamı en uygun yere yerleştirdim ve orada hayvanların önümden geçmesini bekledim. Tam 10 metre uzaklığa objektifimi ayarladım ve oraya tebeşirle bir çizgi çektim. Yanımdaki avcıya da ben film çekerken herhangi bir hayvan bu çizgiyi geçerse, vur emrini verdim”. Misafir hemen cevaba itiraz eder: “İnsan böyle bir riski nasıl göze alabilir, ya avcı vurmasaydı?” Eastman’ın cevabı önemlidir: “Azizim, hayatta iş yaptırmak, bir şey başarmak isteyen insan, ekibine güvenmelidir”. Evet, üçüncü kuralımız ise; İnsan ekibine, takımına inanmalı, güvenmeli ve onunla iftihar etmeyi öğrenmelidir.
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com