İstanbulluların şehiriçi ulaşımda her gün kullandığı bir ulaşım aracı olan metrobüs, farklı konu ve olaylarla günlük yaşantımızın içerisinde yerini aldı. İETT, metrobüs sisteminde toplamda 534 adet otobüs ile günde 800-850 bin civarında yolcuya hizmet veriyor. Metrobüs sistemine İETT tarafından ayrı bir önem verildiğini biliyoruz. Öyle ki ayrı bir yönetimi, ayrı bir ücretlendirme sistemi mevcut. İETT metrobüs için reklam filmi bile çekti. Vatan Şaşmaz’lı metrobüs reklamı ülke genelinde metrobüsün iyice popülerliğini arttırdı.
İstanbul’a gelip metrobüsü kullanmadıysanız tam anlamıyla İstanbul’un keşmekeşine şahit olmadınız demektir. Eğer şimdiye kadar metrobüsü kullanmadıysanız kendinizi şanslı da sayabilirsiniz, eksik de. Öyle Vatan Şaşmaz’lı metrobüs reklamındaki gibi değil durumlar. Malum işe gidiş ve işten dönüş yoğunluğunu bilmeyenimiz, görmeyenimiz veya duymayanımız yoktur. Son zamanlarda bu zorluklara yenileri de eklenmeye başladı. Bu yeni zorluk; duraklarda veya metrobüslerin içerisinde dilenen, mendil satan veya müzik aletleri çalan metrobüs çocukları...
İsimlerini bilmiyoruz, nereli olduklarını tahmin edebiliyoruz sadece. Çoğunun yaşı çok küçük ve sayıları gün geçtikçe artmaya başladı. Duraklara girene kadar kamufle oluyorlar. Duraklara girdikten sonra farklı metrobüslerle farklı yönlere ve duraklara yöneliyorlar. Kendi içerlerinde de bir rekabetleri mevcut. Bazen kavga ediyorlar, bazen birbirlerine bağırıyorlar, bazen de birbirlerine birşeyler fırlatıyor veya tükürüyorlar. Bu tarz olaylar da metrobüsü kullanan herkesin rahatsız olmasına neden oluyor.
Bu hafta benim bindiğim bir metrobüse müzik çalan ve de mendil satan iki çocuk bindi. Birisi önden arkaya doğru müzik çalarak gezmeye başladı. Diğeri ise arkadan öne doğru mendil satmaya başladı. Yolculardan sadece bir kişi müzik çalan çocuğun müzik aletine monte ettiği para toplama bardağına madeni para attı. Bunun sesini duyan mendil satan diğer çocuk da hemen aynı kişinin yanına geldi. Bozuk Türkçesi ile mendil almasını söyledi. Mendil istemediğini söylemesine rağmen zorla mendili yolcunun kucağına bıraktı. Geri vermeye çalıştığında ise geri doğru kaçarak para istediğini söyledi. Mendile ihtiyacı olmadığını söyleyen kişiye aldırış etmedi bile. Mendili kenara bırakmaya çalıştığını görünce sinirlendi. Yanına gelip mendili geri aldı, ayaklarıyla ve dizleriyle o kişiye vurmaya başladı. Yapma canım! Na'pıyorsun? Ayıp değil mi? şeklinde serzenişe başlayan yolcuya aldırış etmeden yolcuya vurmaya devam ediyor, ona verdin bana da para ver diyordu. Artık olay iyice çığırında çıkmaya başladı. İyi niyetle bir şeyler yapmak isteyen birisi mağdur oluyor, hatta küçük bir çocuk tarafından taciz ediliyordu. Yolcular yaşanan bu olaya tepki vermeye ve söylenmeye başladı. Çocuklar da bir sonraki durakta indiler, başka bir metrobüse yöneldiler. Bu yaşanan olay neyse ki üzücü bir şekilde sonuçlanmadı.
İnsanlar metrobüs çocuklarını gördükçe üzülüyor ve de psikolojik olarak etkileniyor. Bunu çok iyi bildikleri için de bu zaafı kullanmaya çalışıyorlar. Belki cidden muhtaç durumdalar fakat metrobüsü kullanan kesim de maalesef Vatan Şaşmaz gibi işe giden patronlar değil, çalışan işçi kesimi. Metrobüsü kullananların durumu da çok çok iyi değil. Yoksa zaten metrobüste olmazlardı… Yetkililerin bu çocuklarla ilgili bir çalışma yapması hem onların geleceği hem de yolcuların rahatsız edilmemesi adına çok önemli. Eğer İETT, İBB, Zabıta ve Polis teşkilatları gerekli önlemleri almazsa çok kısa süre içerisinde ne yazık ki üzücü metrobüs çocukları haberleri gelmeye başlayabilir. Ya kendi içlerinde ya da yolcularla üzücü olaylar yaşanması maalesef an meselesi…
Ramazan Arıcı
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi
E-Mail: ramazan.arici@istanbul.edu.tr