Goethe, “Kardeşlerimi Allah yarattı, ancak dostlarımı ben buldum” demiş. İnsanın sosyal yaşamı, dostları ile paylaşımları ile ancak değer kazanır. Sabah evden çıktığınızda kapıcınızla, mahalle köşesindeki simitçiyle, iş yerine geldiğinizde güvenlik görevlisiyle, kat görevlisiyle, asistanınızla, müdürünüzle, hatta genel müdürünüzle dost olabilirsiniz.
Buradaki dostluğu dostluk yapan kriterlerin ise; güler yüzlü, toleranslı ve sizi adam yerine koyup değer veren davranış şekillerinden kaynaklandığını görürüz. Bu hem insanı mutlu eder, hem de iş verimini artırır. Peki, bunları bildiğimize göre veya kabul ettiğimize göre neden dostlarımız kısıtlıdır veya dost olamamaktayız?
Bunun cevabını bir örnekle açıklamak istiyorum: Bir grup insan nikâh töreni sonrası gelin-damat ile fotoğraf çektirmek istiyor ve fotoğraf çekimi sonrası bir kişi sadece gelin-damat ile fotoğraf çektiriyor veya çekilen fotoğrafa bakıyor. Kendisi çok iyi çıkmış ise o fotoğraf güzel ve değerli oluyor. Buradaki “Ben” hususunun, hep kendimizi düşünmemizi ve kendi dar benliğimiz içinden çıkıp da etrafımızdakilerin dünyasında yaşamak istemememize neden olduğunu görürüz.
Dost kazanmak kişisel beceri gerektirdiğinden ve belli bir kuralları bulunduğundan “Sanat” özelliğini taşımaktadır. Peki, nedir bu kurallar? “Başkaları ile samimi olarak ilgilenmek”, “Gülümsemek”, “Bir insan için bütün dillerde en güzel kelime kendi ismidir” İnsanlara mutlaka ismiyle hitap ediniz. “İyi bir dinleyici olmak ve karşınızdakini kendisinden bahsetmeye teşvik etmelisiniz” , “Karşınızdakini ilgilendiren konulardan söz açın”, “Karşınızdakine önem verin ve bunda samimi olun”. Elbette dost bulacağım diyerek dost bulamayacağımız açıktır. Zaten çok dostumuz olmak da çok önemli değildir. Çünkü dostluk unutulmayacak kadar güzel ve sadece ender insanlarla yaşanacak kadar özeldir. Dostlarınızla keyifli zaman geçirmeniz dileğiyle….
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com