“Işık” hayatımızın idamesi için olması kesinlikle gereken bir unsur. Bir önceki sayıdaki “Hayata Pozitif Bakabilmek” konulu yazımda hatırlarsanız “Nefes”in önemine vurgu yapmıştım. İşte insan yaşamında ikinci sırada öneme sahip “Işık” ile ilgili yaşadığım tecrübeyi bu yazımda sizlerle paylaşmak, aynı zamanda farkındalık yaratmak istedim.
Işık, insanların, hayvanların ve bitkilerin yaşam kaynağı… İnsanın yaşam faaliyetlerini yerine getirmesi için yapması gereken işlerde, denizcinin gece seyrinde dahi radar yardımıyla seyir yapıyor olmasına rağmen sığ sularda karaya oturmaması veya kayalıklara çarpmaması için gerekli ikazları verecek ışık kaynağına ihtiyacı, bitkilerde ışık enerjisini kullanarak besin ihtiyacını karşılaması ve daha nice gösterebileceğimiz örneklerle doldurabiliriz, ışığın önemini anlamamız ve anlatmamız için…
Işığın doğrudan önemli olduğu başka bir alan vardır ki bu da “Fotoğraf” Sanatıdır. Fotoğraf sanatçıları fotoğrafa çıktıklarında birbirlerine “Işığın bol olsun” ifadesi ile dileklerini iletirler. Ancak Ben bu ifadenin yerine “Işık seninle olsun” ifadesini kullanmayı tercih ederim. Çünkü ışığın fazla olması fotoğrafın çok daha iyi ve etkili olacağı anlamına gelmez. Belki yumuşak bir ışık, o anki çalışmamı destekler nitelikte olabilir veya çok sert gelen bir ışığa karşı “Ters Işık” dediğimiz kompozisyonu fotoğrafımda oluşturabilirim. Bakın, fotoğraf dediğimizde ışığın bin bir halinden bahsedebiliriz. Fotoğraf da, “Işık” değil midir zaten?
Yine bir fotoğraf projesi için Oltu Taşı mağaralarının çekimi için Erzurum’daydım. Her zamanki gibi iyi bir planlama ile daha önceden girilecek Oltu Taşı ocaklarından birinin sahibi ile koordine kurdum. Randevu saatini tesis ettikten sonra Oltu’dan çıkarak, yaklaşık 40 km. uzaklıktaki, 2900 m Rakımlı engebeli ve zor yol şartlar altında Oltu’nun dağlarına çıkıyoruz. Geldik mi Zekeriya Abi? Biraz da yaya olarak ilerleyeceğiz. Biraz da yaya olarak yine engebeli ve zor geçitlerle Taş Ocağının başına geliyoruz. Ocağa gireceğimiz ekip bizi bekliyor.
Biraz dinlendikten sonra hazırlıklarımıza başlıyoruz. Üzerimize giydiğimiz kıyafetler ve baretimizi takıyoruz, fotoğraf çantamı alayım mı? Diye bir soru sorduğumda ise, hepsi aynı ağızdan: “Mağarada ilerlemekte sıkıntı yaşarsınız, sadece fotoğraf makinasını ve gerekli gördüğünüz küçük ekipmanları almanız Sizin için iyi olacaktır”. En son, olmazsa olmazımız madenci fenerini başımıza takarak, madene inmeye başlıyoruz.
2900 m rakımlı dağın 120 m derinlikteki Oltu Taşı Mağarasına emekleyerek inmeye başlıyoruz. Başınızı havaya kaldırmak imkânsız gibi bir şey… O zaman anladım fotoğraf makinamı sırtımda götüremeyeceğimi… Emekleme yolculuğumuz 15 dk sürdü ama, Benim için uzun bir yolculuktu… Mağaranın sonuna geldik, hemen fotoğraf çalışmalarımıza başladık. Fotoğraf ışık istiyor ancak, orada bulunduğumuz süre içerisinde fotoğraf haricinde de ışık ihtiyacı Bana ışığın hayatımızdaki önemini bir kez daha hatırlattı. O zaman dedim ki; Fotoğraf ışıktır, Işık ise Hayattır.
Çalışmalarımızı yaparak, mağaradan çıkış yolculuğumuz başlıyor. Her bir emeklememde Oltu Taşının bu kadar değerli olmasını düşünürken, aynı zamanda ışıksız bir hayatın mümkün olmadığı ve iki saatlik yaşadıklarım gözümün önünden geçiyordu. Artık diz kapaklarım, küçük tanecikli taşlara basarak çok fazlasıyla acıyor, hatta bir ara emekleyemez duruma geliyorum. Dayan dedim kendimce… Evet, evet…… Tünelin ucundaki “Işık” göründü…
Ramazan Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım. “Işık” Sizinle olsun…
İlhan Kılınç
Lojistik Alanda Yönetici
E-Mail: kilincilhan@yahoo.com
www.linkedin.com